Karatay, geleceğin aşçılarını bilgilendirdi

Karatay, geleceğin aşçılarını bilgilendirdi

16.04.2016 12:28:46

Selimpaşa İMKB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (Turizm Otelcilik Lisesi), dün Yazarlar Okullarda Projesi kapsamında Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay'ı ağırladı. “Karatay Mutfağı”, “Karatay Diyeti” ve “Obezite ve Diyabete Çözüm Var!” adlı kitapların yazarı Karatay, Mutfak bölümü öğrenci ve öğretmenlerine seminer verdi.
Biyografisinin okunmasıyla başlayan seminerde söz Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay'a bırakıldı. Karatay, Kardiyometabolik Dismetabolik Risk Faktörleri konulu sunumunda bulundu.

KARATAY: ŞEKER EN TATLI ZEHİRDİR
Karatay'ın sunumunda en önemli satır başlıkları şöyle: “Kan şekeri yüksekliği kalp krizinin en tehlikeli, en güçlü nedenidir. Tüketilen nişasta/rafine karbonhidratlar kan şekerini yükseltir, düşmesini önler.

“EKMEK DE ŞEKERDİR”
Tahılların rafine edilmesi, her türlü un, nişasta, bütün paketlenmiş gıdalar rafine şekerlerden farkı yok. Çay şekeri, früktoz, mısır şurubu aynıdır. İki dimi tam buğday ekmeği de şekerdir. Kan şekerini iki çorba kaşığı toz şekerden daha fazla yükseltir.
Kanda insülin hormonu yüksekliği de kalp krizi nedenidir. İnsülin hormonu kan şekeri yükselince yükselir. Kanda dolaşan şeker zehrini dokulara zarar vermesin diye insülin hormonu önlem alır! İnsülin direnci ana rahminde başlıyor. İnsülin yüksekliği/direnci hastalıkları; obezite/tansiyon yüksekliği, kalp krizi-felç, şeker hastalığı, kanserler, alzheımer/unutkanlık/depresyon, polikistik over/fibrokistik meme, artritler/eklem-kas, ağrılar v.s”
Karatay, 2016 Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre Diabet'in korkunç oranda arttığını, yüksek kan şekerinin majör ölüm nedeni olduğunu da dile getirdi.

“ÇOCUĞUMA ŞEKER VERME!”
“Şeker/ekmek tüketmek gençlerimizin, çocuklarımızın tüm halkımızın sağlığını tehdit eden son derece önemli bir bağımlılık” diyen Karatay, “Çocuğuma Şeker Verme!” kampanyası başlattıklarını dile getirerek Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığını göreve davet etti.

“ASLA GENETİK DEĞİLDİR!”
Karatay, genç ve ileri yaşlarda ortaya çıkan hastalıkların temelinde aşırı şeker/ekmek tüketimi ve hareketsizliğin yattığını açıkladı. Hastalıkların genetik olmadığını ve önlenebilir olduklarını dile getirdi. 1980-1990'lı yıllarda birden bire global olarak her ülkede mantar gibi çoğalan hastalıkların genetik olmasının mümkün olmadığını vurguladı. Canan Karatay, aşırı düzeyde şeker/ekmek tüketimi sonucu aileden, çevresel, yaşam biçimi, beslenme tarzı sonucu olduğunu açıkladı.

“TEMEL NEDEN EKMEK VE ŞEKERDİR”
Karatay, şekerin trigliserid yağlarına dönüştürülerek vücudumuzda yağ olarak depo edildiğini, yağlanma artarak kilo yaptığını dile getirdi. Şekerin/ekmeğin trigliseridleri yükselttiğini, bunun da ciddi kardiyometabolik-dismetabolik risk faktörü olduğunu ve her türlü kansere yol açtığını açıkladı.

KİMLER TEHLİKEDE?
Karatay, kimlerin tehlikede olduğunu ise şöyle sıraladı; kan insülini 5IU/ml olanlar, insülin direnci olanlar, azıcık şeker yüksekliği olanlar, şeker hastalığı başlangıçta olanlar.

ŞEKERLİ YİYECEK İÇECEKLER
Prof. Dr. Canan Karatay, şekerli yiyecek ve içeceklerin çocuklarımızda obeziteyi başlattığını vurguladı bu nedenle “Çocuğuma Şeker Verme”, “Bebeğime Şeker Yükleme” kampanyalarını başlattıklarını ve Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı'na bu konuda çağrıda bulunduklarını açıkladı.
Karatay sözlerine son verirken, İbni Sina'nın “Üç öğün hastalıktır, sık yemek insülin direncini başlatır”, Hippokrat'ın “Uzun yol yürüyen uzun yaşar” düşüncelerini de hatırlattı.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ÇÖKERSE
20 Dakikalık yürüyüşün insülin direncini kırdığını, yoğun egzersiz/aşırı sporun ise insülin direncini kırmadığını bilinenin aksine artırdığını dile getiren Karatay, bağışıklık sistemi çözerse sorusunun cevabını da şöyle verdi: “ Sık sık hastalanırız, infeksiyonlarınız uzun sürer, hastalığınız uzun sürer, akneler, sivilceler, ciltte siğiller çıkar, alerjilerden kurtulamazsınız, burun tıkanıklığı, kulak ağırıları sıklaşır, burun akıntısı artar.

“HAYATINIZ KISALIR”
Kek/şeker yerseniz, şekerli sular içerseniz, sıvı şeker kullanırsanız tatlandırıcı kullanırsanız hayatınız kısalır. Ne kadar yediğimiz önemli değil, ne yediğimiz önemli. Acıkınca yemek yemek önemli.

UZUN LAFIN KISASI
BOL YAĞ: doğal köy tereyağı, soğuk sıkım zeytin yağ, doğal omega-3
PROTEĞİN: yağlı kuzu eti/balık/köy tavuğu/yumurtası
KORBONHİDRAT: DOĞAL

“EN SAĞLIKLIMEYVE ZEYTİNDİR”
En sağlıklı meyve zeytindir. Günde 30-40 zeytin yiyebilirsiniz. Bol bol soğuk sıkım zeytin yağı= meyve suyudur.

DOĞAL KARBONHİDRAT-DOĞAL YAĞ-DOĞAL ROTEİN
Kuru baklagiller, kuru yemişler doğanın vitamin, mineral, omega-3 deposudur. Bakla mercimek-yeşil-sarı-kırmızı, kuru fasulye-barbunya, böğrülce hiç biri tahıl değil. Doğal yağ-protein karbonhidrat olarak fıstık, fındık hem kan yapar hem ısıtır. Doğal vitamin/mineral/demir/kalsiyum, potasyum/fosfor/, yağ ve protein/enerji deposudur.”
Sunumun ardından Selimpaşa İMKB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi tarafından Prof. Dr. Canan Karatay'a hediye ve çiçek sunuldu.
Karatay, okulu çok beğendiğini ifade ederek, davet için teşekkür etti ve geleceğin aşçılarına başarılar diledi.
Öğrenciler, Canan Karatay'ın “Karatay Mutfağı” adlı kitabını imzalattı.

CANAN EFENDİGİL KARATAY KİMDİR?
1943 yılında Elazığ'da doğdu. 1961 yılında Üsküdar Amerikan Kız Lisesi, 1967 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu.
1972 yılında İstanbul Üniversitesi Tedavi Kliniği'nde iç hastalıkları uzmanlık eğitimini tamamladı. İngiliz hükümeti bursu ile Liverpool Regional Cardiac Center'da kardiyoloji alanında uzmanlık eğitimine başladı. 1974-1976 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tedavi Kliniği'nde baş asistan olarak çalıştı.
Canan Karatay Bu sırada Türkiye'de bir kardiyolog olarak (cerrahi yardım almaksızın) bir ilki gerçekleştirdi. Kalıcı ve geçici kalp pili implantasyonu tekniğini başarıyla uyguladı. Koroner Yoğun Bakım'da ‘Vena Subklavya Ponksiyon' tekniğini yerleştirdi.
1976-1978 yılları arasında, Güney Afrika Cape Town Üniversitesi Groote Schuur Hastanesi'nde, dünyada ilk kez kalp nakli ameliyatını gerçekleştirmiş olan Christian Barnarnd'ın ekibinde çalıştı. Doçentlik tezini kalp nakli yapılmış hastalar üzerinde gerçekleştirdi. 1979 yılında doçent oldu.
İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nde, Cape Town'da eğitimini görmüş olduğu (şu anda ülkemizde yaygın bir şekilde uygulanmakta olan) ‘femoral arter' yolu kullanılarak yapılan koroner anjiyografi tekniğini (Judgkin tekniği) yine ilk kez ülkemizde uyguladı ve bu uygulamayı ülkemize yerleştirdi. 1987-1995 yılları arasında State University of New York Health Science'de kalp hastalıkları alanlarında araştırmalar yaptı.
1995-1997 yılları arasında Gaziantep ve İstanbul'daki birçok özel hastanede, ‘koroner yoğun bakım' ve ‘koroner anjiyografi laboratuvarlarını kurdu.
1997-2002 yılları arasında Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2002-2006 yılları arasında da Kadir Has Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yaptı.
2006-2010 yılları arasında Türkiye'de ilk ve tek sağlık üniversitesi olan İstanbul Bilim Üniversitesi'nde rektörlük yaptı. Halen İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde, İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Ana Bilim Dalları'nda öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.
M. Canan Efendigil Karatay, Ali Başak Karatay ile evlidir. Çiftin Mehmet Rahmi Karatay adında bir oğulları bulunmaktadır.
Renginar SALİ

YORUM YAP