Işıklar: Kafamızı kumdan çıkaralım

Işıklar: Kafamızı kumdan çıkaralım

4.02.2017 10:27:48

Referandum sürecini Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethederken Bizans ulemasının meleklerin cinsiyetini tartışmasına atıfta bulunarak değerlendiren Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, “El Bab'ta ordumuz şu anda resmen savaşın içerisinde. Dünyanın bizi yeni bir şekle sokmaya çalıştığı dönemde kafamızı kuma gömmeyelim.” diyerek böyle bir ortamda anayasa değişikliği yapmanın yanlış olduğunu savundu.

1 Şubat Çarşamba günü Küpe FM'de Kamil Bilici'nin sunduğu Gündemdekiler programına canlı yayın konuğu olarak katılan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, meclisten geçen anayasa değişikliği ve referandum süreci ile ilgili konuştu. Işıklar ayrıca 11- 12 Şubat tarihlerinde Silivri'de nüfusu 50 bini geçen belediyelerle birlikte referandumu enine boyuna tartışabilecekleri bir toplantıya ev sahipliği yapmaya hazırlandıklarını söyledi. Toplantıya, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da katılması bekleniyor.

“CUMHURİYETİ KORUMALI VE GELİŞTİRMELİYİZ”
Işıklar'ın referandum süreciyle ilgili yorumu şöyle: “Öncelikle gündemdeki konuları paylaşmak üzere böyle bir fırsatı verdiğiniz için Silivri halkı adına teşekkür ediyorum. Ülkemizde anayasa değişikliği söz konusu. Cumhuriyet tarihimizin en önemli günlerini yaşıyoruz. Ülkemizin bundan sonraki geleceğini belirleme noktasında değerlerimizi değiştiren, bir daha sorgulanması gereken bir dönem geçiriyoruz. Umarım bu süreç ülkemize hayırlı olur. Ülkelerin, devletlerin, milletlerin dönem dönem yaşadığı değişimler olmuştur. Bizim için cumhuriyette önemli bir dönüşümdü. Büyük Atatürk 1923'te yaşattığı dönüşümle, muhteşem bir Kurtuluş Savaşından sonra 600 yıllık imparatorluğun üzerine bir Cumhuriyet kurdu. O dönem mazlum ülkelerin hepsine umut olmuş gencecik bir cumhuriyet kurduk. O imkânsızlıklar içerisinde çok zor günlerdi. Boğulup, yok edilmek istenen bir imparatorluğun üstünde gencecik bir filiz, kardelen çiçeği gibi, buzulları kırmış, yedi düvele meydan okumuştu. Başarılı bir Kurtuluş Savaşından sonra İslam coğrafyasında geleceğe olan umutla pırıl pırıl bir cumhuriyet kuruldu o dönemde. En önemli ilkelerinden birisi adı üzerinde cumhuriyetti. Halife ülkeyi terk ettiğinde yeni halifenin Atatürk olması önerisini getirdiler. Halifenin ne anlama geldiğini bilmeyenler için söyleyeyim; zillullah fi'l-arz yani Allah'ın yeryüzündeki gölgesi denen bir makamı Büyük Atatürk elinin tersiyle iterek içinde hukukun olduğu laik bir cumhuriyet kurdu. Laiklik Avrupa'da anlaşıldığı gibi değil tam tersi Kuran'ın ruhunda olduğu gibi senin dinin sana, benim dinim bana anlayışıyla, her koyunun kendi bacağından asıldığı, insanların hür ve eşit doğduğu ve dini yönden istedikleri gibi düşünmekte ve hareket etmekte serbest oldukları yönünde bir anlam ihtiva ediyor. Atatürk, kişinin Allah'a yakınlığını kendi özgürlüğünde aradığı yeryüzüne gelmiş bu mukaddes dini en güzel kavramına dönüştürdü. İslamiyet'e en büyük katkıyı Türk milleti yapmış. Cumhuriyet, bu dine en güzel katkıyı yapan bir milletin dini nasıl anladığı, bu mukaddes kitabı nasıl yorumladığının en güzel ifadesidir. Onun üzerine temellenmiş 93 yıllık cumhuriyet dönemimizi yaşadık. Anayasayla ilgili gelen süreçte edindiğimiz bu değerleri ve Kurtuluş Savaşı ile mazlum devletlere örnek olmuş bir modeli bugün daha da geliştirmemiz, daha da derinleştirmemiz gerektiğine inanıyorum.
“EVET DİYENİN DE HAYIR DİYENİN DE
BU MEMLEKETİ GERÇEKTEN
SEVDİĞİNE İNANMALIYIZ”
Türkiye Cumhuriyeti, Teşkilat-ı Esasiye'den bu yana demokrasi kültürünü, parlamenter sistemi yaşatmaya çalışmıştır. Bütün bunların sorgulandığı bir döneme geldik. Anayasa görüşmelerinde anayasanın ne gibi değişiklikler içerdiği, nelerin değiştirilmek istediği tam anlaşılamadı ama kamuoyunda müthiş bir enformasyon ağı var. Herkes maddelerini tartışıyor. Bunlar çok güzel şeyler, konuşulması ve anlaşılması lazım. Anayasa değişikliği ne getirecek diye sorulan ankette %65 oranında bilmiyorum yanıtı çıkmıştı. Gerçekten bilmeyince neye evet, neye hayır denilecek bir ortam oluşmamıştı. Kimse bu memleketi ben daha çok seviyorum, sen az seviyorsun, ben senden daha çok düşünüyorum deme hakkına sahip değil. Hepimiz aynı geminin içinde yaşıyoruz. Hepimizin bu memleketi sevmeye, düşünmeye, korumaya, çoluğumuzun çocuğumuzun geleceğini düşünmeye hakkı var. Hayır diyen kesimin bu memleketi gerçekten severek, daha iyi olacağı için hayır dediğini bilmemiz lazım. Evet diyen kişi için de gerçekten bu memleketi severek, daha hayırlı olacağına inandığı için evet dediğine inanmamız lazım.

“SİYASİ MÜLAHAZAYLA
KONUŞMAK DOĞRU DEĞİL”
Şahıslar üzerinden bu işin tartışılması kadar yanlış bir şey olamaz. Partileri bir kenara bırakmamız lazım. Siyasi mülahazayla konuşmak yanlış. Bu kimsenin seçimi değil. Bu anayasa referandumu yani konuşmamız gereken bizim geleceğimizi belirleyecek olan bir mutabakat metni. Bu cumhurbaşkanı seçimi değil, bu hükümet seçimi değil, bu belediye başkanlığı seçimi değil, bu milletvekilliği seçimi değil. Onun için siyasi partilerin bu anlamda biraz geri adımda durması, sadece toplumun tamamında anayasa metnini anlatması için bir fırsat tanıması lazım. Sivil toplum kuruluşları, dernekler, odalar, meslek kuruluşları, vatandaşlarımız, herkes görüşünü söylesin, ortaya bir anlayış birliği çıkmasa bile, en azından herkes düşüncesini paylaşır. Niçin bunun kabul edilmesi gerektiği veya niçin bunun ertelenmesi gerektiğini söyleyenlerin hepsine saygı göstermemiz gerekir.

“HEPİMİZ KUTUPLAŞTIRICI
BİR DİL KULLANMAKTAN
KAÇINMALI VE
SORUMLU DAVRANMALIYIZ”
Burada çok dikkat etmemiz gereken ayrı bir konu daha var; agresif, itici, karşındakini düşmanlaştıran bir algıdan kesinlikle kaçınmamız lazım. Hepimiz bu memleketi seviyor, daha iyi olmasını istiyoruz.

“3'NCÜ DÜNYA SAVAŞINI
YAŞIYORUZ DERSEM ABARTI OLMAZ”
Biz bu coğrafya içerisinde ateşin ortasındayız. Bir savaş var. El Bab'ta ordumuz şu anda resmen savaşın içerisinde. Suriye'nin küçük bir toprağında şu anda İngiltere, Rusya, Amerika, İran, Türkiye var. Bu kadar ülkenin olduğu küçük bir toprak parçasında neler oluyor, bunu iyi okumamız lazım. Eski gündeme geri dönsek 3'ncü bir dünya savaşı demek hiç abartı olmaz. Birebir görünmese de Rusya vasıtasıyla Çin de orada yani dünyanın bütün devleri Trakya'nın yarısı kadar bir toprak parçasında. Yerin altında Türkiye'nin 2 senelik geliri için mi savaşıyorlar? Hayır, orada dünya yeni bir rol almaya çalışıyor.

“KAFAMIZI
KALDIRALIM”
Orada bizim rolümüzü belirlemeye çalışıyorlar. Bu kadar önemli bir süreçten geçiyoruz. Orada şimdi bir Kürt devleti oluşumu söz konusu, federatif bir yapıyla neredeyse Hatay'ı da aldıklarını gösteren haritaların konuşulduğu bir dönemi yaşıyoruz. Onun için böyle dönemlerde kafamızı içeri döndürmek bize kurulan bir tuzakmış gibi geliyor bana. Kafamızı kaldıralım. Durumu Fatih Bizans'ı alırken içerdeki papazların melekler dişi mi erkek mi diye yaptıkları tartışmaya benzetmeyelim. Dünyanın bizi yeni bir şekle sokmaya çalıştığı dönemde biz kafamızı kuma gömmeyelim. Sanki birileri bizi tartıştırmaya çalışıyor gibime geliyor. Bu oyunlara asla gelmeyelim.

“BÜYÜK OYUNLAR OYNANIYOR”
Bu süreçte AK Partili, MHP'li, CHP'li arkadaşlarımla görüşüyorum. Evet verecek olan da var hayır verecek olan da. Hepsine saygı duyuyorum. Hatta bir AK Partili arkadaşım referandumda hayır oyu kullanacağını söyledi. Neden diye sorduğumda, “Durup düşünülmeli. Bu savaş ortamında değil de birkaç sene sonra gündeme gelmesi için fırsat yaratmak adına, böyle bir hayıra vesile olması için düşünüyorum.” dedi. Hatta biraz da özgüvenle, “Tekrar seçime gelsek yine biz iktidar oluruz.” dedi. Cumhurbaşkanımızın daha görev süresi bitmiş değil. Hükümet değişmeyecek, bakanlar kurulu değişmeyecek, ne olacak ki? Aynı şekilde CHP'de olup da evet vermeyi düşünen de olabilir. Buna da saygı göstermek lazım. Yani bu bir cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, parlamento seçimi değil; 9 Nisan'da yapılacaksa gideceğiz oyumuzu atacağız. Türkiye'de sistem değişecek, rejimi sorgulayacağız. Bunu yapmalı mıyız, yapmamalı mıyız biz bunu konuşmalıyız. Öyle küçük sularda balık avlamak yerine, engin maviliklere yüzen bir geminin içerisinde olmamız gerektiğini kaçırmamamız lazım. Büyük oyunların oynandığı, neredeyse 3'ncü dünya savaşının yaşandığı bir dönem içerisinde kafamızı kuma gömüp böyle tartışmalara bulaşmamamız gerektiğini düşünüyorum.”

SİLİVRİ BELEDİYESİ REFERANDUM TOPLANTISINA EV SAHİPLİĞİ YAPMAYA HAZIRLANIYOR
Nüfusu 50 bini geçen belediyelerle birlikte referandum sürecini değerlendireceklerini söyleyen Işıklar, planlanan toplantı hakkında şu bilgileri verdi: “Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği (SODEM) Yönetim Kurulu Başkanı Tunç Soyer ile birlikte yaklaşık 70 tane belediye başkanını Silivri'de ağırlayacağız. Bu organizasyonu Silivri olarak biz yapacağız. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu konudaki tavsiyelerini göz önüne alarak, birlik olarak, 70 belediye başkanını Silivri'de misafir edeceğiz.
Bizler belediye başkanıyız, günlük siyasi çekişmelerin içine girmememiz gerektiğini, referandum sırasında ne yapmamız gerektiğini, referandum sürecinde aksattırmadan nasıl hizmete devam edeceğimizi, kullanılacak dili, hem partili arkadaşlarımıza, hem ilçe başkanlarımıza tavsiye olacak önerilerimizi konuşacağız.
Çok önemli bu süreçleri Türkiye'nin sakin geçirmesini sağlayacak değerlendirmelerle şehirlerine dönecekler, oralarda da aynı tavsiyeleri ilçe başkanları, sivil toplum kuruluşları, dernekler ve halkla paylaşarak bu tansiyonun düşürülmesi için kendilerine düşen görevleri yerine getirecekler.
Bilim adamlarımızı da davet ettik. Siyaset bilimci, sosyolog, bilim insanlarımız da Türkiye'nin genel konjonktürü hakkında görüşlerini paylaşıp değerlendirmeler yapacak. 11 Şubat Cumartesi günü belediye başkanlarımız ile ön bir görüşme olacak. 12 Şubat Pazar günü de toplantımız tamamlanmış olacak. Bu toplantıyı çok önemsiyorum, sonuçlarının ülkemize ve partimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Ortak mutabakatı sonuç bildirgesine dönüştürüp kamuoyuyla paylaşacağız.”
Haber:
Hazal BAŞARAN

YORUM YAP