Işıklar’ın birlik ve beraberlik çıkışı, Şahin’in aynı çerçevede cevap verişinin, Selami Değirmenci’yen yansıması ne oldu derseniz; bence daha da yalnızlaştırdı. Değirmenci’nin son açıklamalarının beklenen etkiyi yaratmadığı, umulan tepkiyi doğurmadığını söylersek, yanılmış olmayız. “Yaktım gemileri” diyen Değirmenci’ye CHP’nin belediye ve ilçe başkanı, partili önemli isimleri de yanlarına alarak “yangını söndüreceğiz”, “yanlış yoldasın, doğru yola gel”, “parti için birlik ve beraberlik duyarlılığını göster” mesajını veriyor. Olması gerekeni yaptılar...
Ve son tartışmalar çerçevesinde Işıklar ile Şahin, sağ duyularını muhafaza ederek çok önemli bir şeyi başardılar; Parti tabanı başta olmak üzere kamuoyuna da “Kendine isteyenlere değil, CHP için isteyenlerin yanındayız” mesajını verdiler.
Kişisel hedefleri gerçekleşmeyenlerin parti karar organlarına saygı göstermemesi ve başarısı için çalışmaması parti içi huzursuzluğun sebebi olarak lanse edildi.
Şahin ve Işıklar’ın üstte belirttiğim konular hakkındaki görüşüne destek vermek için gelen isimlere iyi bakmak gerek; Adnan Göksu, İhsan Yıldız, Altan Uluşahin, Yavuz Dirik, Erdoğan Ataç, Şinasi Günaydın, Günay Türkan, Hakan Sefa, Necmi Alpay, Hüseyin Noyan, Emin Akıncı, Mümin Tuğlu, İsmet Kirazpınar, İlçe Yönetimi, Kadın Kolları, Gençlik Kolları, Belediye Başkan Yardımcıları, CHP’li Meclis Üyeleri, partililer… Ve sormak gerekir geriye ne kaldı?
Hatta Abdullah Yıldırım da toplantının son bölümünde partinin akil adamları arasında boş bulduğu sandalyeye oturdu. Keşke boşalan bir başkasının yeri yerine, kendisi için yer ayrılmasını sağlamayı başarsaydı… Başarsaydı da o yeri ona hak ettiği halde vermeyenler mahcup olsaydı… Aynı şeyi Değirmenci için de söylemek mümkün.
CHP ile ilgili siyasi hedefleri olanlar kişisel beklentilerini ön planda tutarak mesafe alamayacaklarını anlamalı. CHP hep bunu anlatıyor ama herkes istediğini anlıyor… Parti içi demokrasi bu değil... Herkes eninde sonunda bu gerçeği kabul etmek zorunda kalıyor...
Haberin devamı 22.12.2011 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…
