XXXXX

Hürhaber halkın nabzını tutmaya devam ediyor...

Bugünden itibaren yeni bir yazı dizisiyle huzurunuzda olacağız. Silivri'nin en uzak köşelerinden halkın şikayet ve beklentilerini ilçe merkezinin gündemine taşıyacağız. Sayalar ile başlıyoruz, her pazartesi yeni bir ve diğer bir mahallemizle devam edeceğiz…
Basın olarak biz gittikçe bu bölgelerdeki vatandaşlarımızın talepleri daha net duyulacak ve eminim hizmet ve yatırım süreçlerinin tamamlanması yönünde süreç hız kazanacak.
***
Perşembe-Cuma günü Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Ankara'daydı. CHP, 2014 yerel seçimlerin startını verdi Başkent'ten…
Cumartesi günü de AK Parti, İstanbul'da Başbakan Tayyip Erdoğan'ın katıldığı programla seçim startını verdi. Silivri'de ise yarış çoktandır devam ediyor… İki parti yarışıyor, baş başa gittikleri süreçte MHP'nin etkisi kazananı belirleyecek.
AK Parti ilçe yönetimindeki değişiklikleri gündeme getirdik geçtiğimiz hafta. Bu konuya ilaveten bazı şeyleri daha da anlatmak, netlik kazandırmak gerekiyor. Yoksa aktardığımız gelişmeler eksik kalır, yanlış anlaşılmalara yol açmış oluruz. AK Parti'de şöyle bir süreç var; Yönetimde görev aldığınızda haftalık olarak yaptığınız çalışmaları rapor halinde ilçe başkanlığına onlar da il başkanlığına sunuyor. Öyle mahalle temsilcisi, sandık sorumlusu, ilçe yöneticisi olduğu gibi yerinde durmuyor. Teşkilat çalışma bekliyor. Alıştığımız bildiğimiz, klasik anlamda bir parti çalışması yok AK Parti'de… Bunu anlamadan aldıkları oy oranının sebebini kavramanın imkanı da yok. Teşkilat içerisinde son derece aktif ve dinamik bir faaliyet ile çalışma söz konusu. Cenaze, doğum, geçmiş olsun ziyaretlerinin büyük bir bölümü dışarıya hiç yansımıyor bile. Demem o ki çok aktif bir çalışma var ve AK Parti birini yönetici yaptığında önce o kişinin teşkilata ne verdiğini takip ediyor. Hizmet etmeyenlerin, özverili çalışma içerisinde olmayanların teşkilatın sağladığı ayrıcalıklardan faydalanması bir yana yönetim kademesinde barınması bile imkansız. Devamlılık, süreklilik, aktif bir iştirak programı var. AK Parti bu açıdan da teşkilata emek verenleri koruyor, kolluyor. "Diğer tüm siyasi partiler gibi” diyebilirsiniz ama işte o kadar değil daha fazlası var. Diğer partilerde hiçbir ilçe yönetim kurulu toplantısına aylarca gelmeyen bir ilçe yöneticisine kimse dokunmazken, Silivri ve genel olarak AK Parti'de böyle bir durumu ilçe yönetimi ve başkanı idare etmek istese bile bu mümkün değil. Can Çorbacıoğlu'nun istifası süreç hakkında en taze örnek olarak akıllarda kalmış olabilir. Ona özel bir değerlendirme değil söz ettiğim. Genel olarak Ak Parti'nin içerisinde yönetici olmanız için siyasete diğer partilerde ayırdığınızdan çok daha fazla enerji ve zaman vermeniz zorunlu. Genel iktidar partisinde siyaset yapmanın cazip yönlerine kapılır insanlar geneldi ama işleyiş ve sorumluluklarla baş etme herkese göre farklılık arz eder.
AK Parti'de siyaset yapanlar ile ilgili de istenilen veya belirlenen performansın altına düşen isimler ile ilgili ya kendileri ya da yönetim tarafından yenileme durumu gündeme taşınıyor. Burada ilçe başkanının sorumluluğu yönetimi oluştururken beklentilerini gerçeklerden yüksek tutmuş olması dışında ve fazlası olamaz. Yönetime dün giren isimleri davet eden de Karakaş'tı ona bir tepkileri olsa zaten o zaman girmemeleri gerekirdi. AK Parti'nin siyasi temposuna uyum sağlamak ve pek tabi öngörülmeyen kişisel sebepler de insanların gündemine gelebilir.
Hayatlarında hedeflerinden bir sapma olduğu zaman en kolayı suçu başkasında aramaktır. Zor olan ise kendi sorumluluğunu bulmaktır. Doğru olan da bu... Ne de olsa herkes kendi yaptıklarından sorumludur...

NASRETTİN HOCA ŞEHİR EMİNİ OLUNCA...
Payitaht İstambol'da Nasrettin Hocanın Şehir Eminliği (belediye başkanlığı) yaptığı dönemde şiddetli bir sel felaketi olmuş. Evler yıkılmış, insanlar telef olmuş. Ahali hocaya "İstifa et” diye bağırmaya başlamış...
Hoşnutsuzluk Saraya intikal edince... Padişah, "Varın çağırın şu Hocayı huzuruma” demiş.
Hoca süklüm büklüm ayakları ve de şalvarı çamur içerisinde huzura çıkmış. Padişah, "Söyle bakalım Hoca..!!! Şehrin Rumeli cenahında Ayamama Deresi taştı;
Kimdir bunun kabahatlisi?” demiş.
Hoca hemen cevap vermiş; "Mimar Sinan'dır Efendim. Derenin üzerine köprü inşa ederek, gayr-i meskun yerleri imara açtı demiş...”
Padişah, "Peki... Bu İkitelli'deki arabaların ve yük eşeklerinin telefiyatına ne dersin...” diye sormuş bu defa…
Hoca hemen cevap vermiş; "Allah kullarına; 'Eşeğinizi sağlam kazığa bağlayın, sonra bana emanet edin' buyurmuş… Kazıklar sağlam efendim... Gerisi Allaha kalmış...” demiş. Padişah, "Bu hali perişanlığın ne çamur içerisindesin” diyecek olmuş...
Hoca hazır cevap... "Halk bizim de çamura battığımızı görüp teselli bulsun efendim” demiş.
Padişah, "Peki ... Ahali 'Hoca istifa et' diye neden bağırıyor?” diye soracak olmuş…
Hoca, "Aman efendim... Yanlış anlaşılmış; onlar ‘Hoca'dan istifa-de edin' diye bağırıyorlar” demiş...
Padişah vezirlerine dönerek; "Bize böyle halkın dilinden iyi anlayan adamlar lazım...” diyerek konuyu nokta koymuş.

YORUM YAP