“Havlamasını bilmeyen köpek sürüye kurt çekermiş”

“Havlamasını bilmeyen köpek sürüye kurt çekermiş”

9.02.2018 14:31:08

İkinci döneminin sonunda yönetiminde gördüğü eksiklikleri Hürhaber için değerlendiren Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, “İlk dönemimde ‘yönetim zafiyeti var' deniyordu şimdi ‘diktatör' diyorlar… Bu işin ortası yok galiba. 9 senede öğrendiğim şey şu; havlamasını bilmeyen köpek sürüye kurt çekermiş. Onun için sessiz sedasız, doğru olduğuna inandığımız vizyonların gelişimi çerçevesinde Silivri'yi korumak anlayışındayız” dedi.

Birinci ve ikinci dönemine ilişkin yönetim biçimi ile alakalı değerlendirmeler, Silivri Birleşik Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlık seçimleri, Silivrispor-Ümit Kalko-Akgün Duru üçgeninde etkisinde yaşananlara ilişkin son gelişmeleri, medyada hedef alındığı yayınları ve 2018'de nasıl bir Silivri vaat ettiğine ilişkin soruları içtenlikle yanıtlayan Işıklar, 2017 ile ilgili aldığı en önemli dersi de Hürhaber okuyucularıyla paylaştı.

“HAVLAMASINI BİLMEYEN KÖPEK SÜRÜYE KURT ÇEKERMİŞ”
Sevginar SALİ: İlk dönem için en sık karşılaştığınız eleştiri “Yönetim zafiyetiydi”… Biraz özeleştiri mekanizmasını çalıştıralım; şu anda sizin yerel iktidar olarak en yetersiz, ya da daha güçlü olmanız gerektiğini hissettiğiniz konu hangisi?
Özcan IŞIKLAR: Şimdi DE diktatör diyorlar. Ortası yok galiba. Daha iyi olması, olmamız gerektiğine inanıyorum tabi. Şöyle bir şanssızlığım var; tarihte çok nadir rastlanacak bir şey, dokuz belediye kapanıyor, tercih etmediğim bir kadroyla çalışıyorum. 400 tane elemanı getiriyorlar “Buyurun bunlarla çalışın” diye… Bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kaç kez yaşanır? Seçme şansım yoktu. Bir kere bunun üstesinden geldim.
Ardından köyler kapandı, köylerdeki bütün personelleri aldım, bunlara da bir yer bulmak zorundaydık. Benim bu belediyeye gelirken getirdiğim arkadaş sayısı 7 veya 8. Bu kadar dalgalı bir denizde gemiyi limana iki defa yanaştırmışım, şükrediyorum halime ve yine, daha da iyisini yaparım bundan eminim. Başarısızlık tabi ki vardır ama onun yanında da 300 tane de başarı sayarım size. Otoriter bir yanım yoktur, vicdanım var. Her sabah belediyeye gelirken Allah'ım beni şaşırtma diyorum. Yanlış bir şey yaptırma diye dua ederek girerim her sabah belediye kapısından. Kendimle çok hesaplaştığımı biliyorum.
Hataysa eğer Silivri'nin dışındaki kurumlarla, Avrupa ile daha çok diyalog kurabilirdik. Hani yaptırtmadıklarımız var ya; bu tarz ilişkileri sıklaştırırsam eğer buraya bu sefer çok farklı kesimlerin dikkatini çekeceğim ve istemediğimiz ilişkileri buraya taşıyacağız, tercih etmediğimiz kişi ve kurumların saldırısı altında kalacağız. Ne demek istiyorum? O zaman Silivri'nin bugünkü yapısını koruyamayacağız.
Avrupa'dan bazı hibe formları alalım diyoruz. O kredileri aldığınız zaman peşine başka şeyler takılıyor. Kaşıkla verip kepçeyle geri almaya kalkıyorlar. Burasını mahveden şeyler getiriyorlar peşinden. Avrupa'nın böyle bir yanı var. Kimse kimseye bedava bir şey vermiyor. Bundan korkuyorum çünkü yaşadım, tecrübe başka bir şey gerçekten, Silivri'yi bu tecrübemden faydalandırmak istiyorum. 9 senede öğrendiğim şey şu; havlamasını bilmeyen köpek sürüye kurt çekermiş. Onun için sessiz sedasız, doğru olduğuna inandığımız vizyonların gelişimi çerçevesinde Silivri'yi korumak anlayışındayız. Üniversiteler, tekno parklar, bilişim vadileri, organize tarım bölgeleri, insani gelişme merkezi, endüstri bölgesi koyduğumuz vizyon. Bunu tek başıma da yapmadım. Bezmi Alem Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi ve yaklaşık 50'ye yakın bilim adamı. Hatırladığım 20'ye yakın arama konferansı, birçok bölgede yapılmış toplantılar, binlerce okuduğumuz yayın, gördüğümüz şehir… Buradan filtre ettiğimiz birçok sonucun getirdiği yaklaşımlarla ve Silivri'nin 100 binlik planla bize verdiği görevi de üst üste koyarak Silivri'nin bir silikon vadisi, tarım ve gıda teknolojilerinin merkezi, tekno park, üniversite kenti, endüstri bölgesi olması için çalışıyoruz… Yani ne demek istiyorum? Güney Kore'nin teknolojide yaptığı devrimi biz Silivri olarak tarım ve gıda teknolojileri ile yapmak istiyoruz. Bunun yanı sıra akademik bir formasyonla altını dolduracak bilgi teknolojilerini geliştireceği bir alan oluşturuyoruz. Yani Güney Kore'nin bilgi teknolojilerinde yaptığı atılımı biz gıda teknolojileri ve tarım temelli gelişerek yaparız. Bir merkez de Türkiye olacak. Buna kesinlikle inanıyorum. Bu sözleri arşiv olarak gazetenize koyun. Allah ömür versin, 5-10 yıl sonra Türkiye'de böyle bir devrimin başlangıcı Silivri'den çıkacak. Top buradan yere vurdu ve zıplıyoruz. Silivri gerçekten, Trakya ve Balkanların gıda teknolojilerinin, endüstri devriminin başladığı nokta. Ve bunu Posta Gazetesi geçen gün çok güzel yazdı; tarım devriminin başladığı nokta Türkiye'de Silivri. Bunun temellerini oluşturalım. Buradan uzatılan bu eli, bize verilen bu şansı, açılmış olan bu ufku Türkiye iyi fark etti. Üzerimize geliyorlar. Bu teknolojiyle ilgilenen bütün üniversiteler bunun farkında. Türkiye bunu iyi kullanırsa, Silivri gerçekten büyük bir geleceğe adım atmış durumda. İşte yakaladığımız vizyon bu. Onun için vicdanım rahat. Başka bir şey çekmeyelim buraya. Bu dönem büyük bir reform üzerinde önemli bir adım atmış durumdayız.

“NEDEN BÜYÜK FARK OLUR” DEDİ?
Sevginar SALİ: Esnaf Odası Seçimleri için bir gece önceden “Büyük fark olur” tahmininde bulundunuz. Bunu biraz açar mısınız?
Özcan IŞIKLAR: Bu konuda taraf olmamaya gayret gösterdim. Çünkü iki tarafta da benim kişiliğini ve karakterini çok sevdiğim, saydığım kardeşlerim vardı. Çok yerden haberi geldi, daha önce Büyükşehir Belediye Meclis Üyeliği ve burada İlçe Başkanlığı yapmış bir arkadaşımız birkaç gün önceden elinde telefon listesi bütün esnafı AK Partili olarak aramaya başlamış. Siyaset karışması doğru değil. Eğer böyle siyaset karıştırırlarsa büyük fark olur dedim. Nitekim öyle de oldu. Demek ki insanlar bunu istemiyor. Büyük fark olur dememin sebebi buydu. Manipüle etmeye hiç gerek yoktu. Ben Alparslan kardeşimin bu işten haberi var mı, yok mu bilmem ama yapılan iş yanlıştı. Bana göre o arkadaşımız yanlış yaptı. Bu yanlışı ifade etmek için söyledim. Şunu da ilave etmem gerekir; sadece onun sözüyle bu fark oluşmuş değil ama bu da önemli bir etken oldu.

“İĞNE UCU KADAR ÇIKARI İÇİN SOYUNUZA SOPUNUZA KASTEDECEK KADAR ACIMASIZ OLABİLİYOR İNSANLAR”
Sevginar SALİ: Yerel ve yer yer ulusal basında konu edilmenizden öteye, hedef alındığınız bir takım can sıkıcı haberler oluyor. Bunlar neden kaynaklanıyor? Son olarak bir yalı aldığınız meselesindeki gibi!
Özcan IŞIKLAR: Aynaya bakıyorum, bu yazılanlar ben miyim diyorum. O kadar saçma haberler çıkıyor ki. Bu bir açıdan da basının geldiği noktayı gösteriyor. İğrenç ötesi bir şey. O sokağı bilmem, o caddeden bu yaşıma kadar geçmedim, o semti bile bilmem, o gazeteciyi, buraya gelen adamı tanımam. Kendisini de görmedim, babasını da oğlunu da tanımam. Buraya imara gelmişler bir şey istemişler, usulsüz yasaya uymayan bir şey, verememişiz yani iğne ucu kadar çıkarı için sizin bütün soyunuza sopunuza kastedecek kadar acımasız ve iğrenç olabiliyor insanlar. Böyle bir dünya da var. Kendime bakıyorum, yazılanlara bakıyorum, bu ben miyim diyorum! Bir şeyi yaptırmamanın bedeli de var. Kolay paraya engel olmak, şantaja boyun eğmemek öyle kolay bir şey değil. Milyarlarca dolar rantına engel oluyorsunuz, bu sopayı hak ediyorsunuz o zaman, bunun bedeline katlanacaksınız! Adam, “Makam arabası olarak kullandığı kendi aracıyla” diyor. Habere böyle başlıyor. Kendi arabamı makam arabası olarak kullanıyormuşum. Mahkeme bu ifadeye basın özgürlüğü diyor. 120 liralık mazot parasını, 5 defa bir ulusal gazete yazabiliyor. 13 milyon dolara Sarıyer'de villayı adam faceebookta yazabiliyor. Mahkeme açsanız 2 sene sürüyor. Sizi yaptığınızla veya yapamadığınızla eleştirmiyor, direk size hakaret ediyor. İlk zamanlar üzülüyordum, şimdi hiç önemsemiyorum. Bu, Türkiye'nin geldiği eleştiri düzeyini gösteriyor. Eleştirinin dozu; kültürel değerlerle, medeniyetle, zekayla, incelikle, yaptığınızla, yapamadığınızla, eğitim biçimiyle alakalı. Bazı şeylerin önünü keserseniz, bu toprakları korumak için 2 bin 800 tane tutanak tutar, mühür yapar, gider tabela yıkarsanız, kaçak arsacılarla uğraşırsanız onların lobileri, işini özveriyle yapanları tenzih ediyorum, bir internet sitesiyle medyalar oluşursa böyle sonuçlar olması çok normal. Bunlar yaşanacak. Önemli olan, demoralize olmamak ve kararlılığınızı kaybetmemek. İtiraf ediyorum ilk zamanlarda bunlardan çok etkilendim ama şimdi beni bileyen ve şarj eden durum haline geldi. Mücadele etmenin gerekçesi haline geldi. Ben bu mücadeleye devam edeceğim. Samimiyetle söylüyorum; siyaseti bırakmayı, akademik bir hayata devam etmeyi düşünüyordum ama bunlar benimle uğraştığı sürece ne görev olursa olsun onların çanına ot tıkamak, tekerine çomak sokmak için partimde siyasete devam edeceğim. Bu iş bir görev haline geldi artık.

“NE KADAR DOĞRU BİR VİZYONLA SİLİVRİ'Yİ YÖNETTİĞİMİZE EMİN OLDUM”
Sevginar SALİ: 2017'den aldığınız en önemli kişisel ders ne oldu?
Özcan IŞIKLAR: Soner Yalçın'ın son kitabı Saklı Seçilmişler'den çok etkilendim, kendisine buradan teşekkür ediyorum. Toprakla ilgili yaptığımız çalışmaların doğruluğu, Çalıştay'la yaptığımız değerlendirmeler ve Soner Yalçın'ın kitabının çıkışından sonra en önemli aldığımız kişisel ders bu oldu. Ne kadar önemli bir iş yaptığımızı bu Çalıştay ve Türkiye'nin en çok satan Posta Gazetesi'nin bunun farkına varıp 36 tane yazarıyla beraber buraya gelmesi ve Soner Yalçın'ın Türkiye'de gündem yaratan gerçekten büyük bir milat sayılacak bir araştırmayı yayınlaması gerçekten çok önemliydi bizim için. Sadece o değil. Tarım Bakanlığının 2017 yılında Organize Tarım Bölgeleri Kanunu, bir de Tarım Sit Alanları Kanunu çıkarması müthiş bir ders oldu bana. Ne kadar doğru bir vizyonla bu kenti yönettiğimizi anlatan çok kıymetli bir ders.

“BU DEFTER KAPANMIŞTIR”
Sevginar SALİ: 2017 deyince; Silivrispor-Özcan Işıklar-Ümit Kolko-Akgün Duru hesap özetini çıkartacak olsak sonuç sizce ne?
Özcan IŞIKLAR: Ümit bey geçenlerde beni aradı, konuştuk. Özür diledi mi, şu oldu mu, bu oldu mu bunların hepsini bir kenara koyuyorum. Gerçekten detay anlatmak istemiyorum. Nezaket çerçevesinde görüştük. Ben de kendisine bu defteri kapattığımı, hiç etkilenmemesi gerektiğini ifade ettim. İstenmeyen şeyler yaşanmış olabilir. Onun da benim de hatam olabilir. Kentin belediye başkanıyım. Kişisel olarak baksam kırgınlığım olabilir ama benim böyle bir lüksüm yok. Kendisi bir hizmet etmiştir, hizmetinden dolayı teşekkür ettim. Bu yaşananlardan beslenmek isteyenlere asla prim vermememiz gerektiği konusunda mutabıkız. Bu defter kapanmıştır. Herhangi bir sorun yoktur. Akgün, benim kardeşim. Elinden geleni yaptığına da eminim. Destekliyorum. Ben ona da söyledim; Silivri'de arkasında bir kişi kalsa o ben olurum. Top yuvarlak. Yazı tura gibi. Yazı da gelebilir tura da. Başarı başarısızlığın kardeşidir. Görevini yapıyor.
Akgün'e de Ümit Kalko'ya da bugüne kadar ki süreçler için teşekkür ediyorum. Silivrispor bir kurumsallaşma çalışması yapacaktır. Akgün kardeşime de Ümit Kalko'ya da kesinlikle laf söyletmem. İyi zamanlarda herkes yanınızda olur. Önemli olan sıkıntılı süreçlerde yanında olmaktır. Akgün kardeşimin yanındayız, desteklemeye devam edeceğiz.

2018'DE NASIL BİR SİLİVRİ BİZİ BEKLİYOR?
Sevginar SALİ: Nasıl bir 2018 vaat ediyorsunuz Silivri'ye?
Özcan IŞIKLAR: 2018'de hedeflerimize yaklaşmış olacağız. Tabi kentsel çalışmalarımız devam edecek. Silivri'nin nefes aldığı 200 bin metrekarelik şehir parklarımız bitecek. Sahil düzenlemelerimizin büyük bir kısmı tamamlanacak. Otoparklarımıza başlamış olacağız. Trafik düzenimiz rahatlamış olacak. Üniversitelerimizin ikisi açılmış olacak. Selimpaşa'da Fenerbahçe Üniversitesi ile İbni Sina'yı YÖK kabul etmemiş isim değişikliği ile Tuna Üniversitesi açılacak. Tıp fakültemiz olacak. İki müzemizi birden açacağız. Hafızalarımızı tazeleyeceğiz. Silivri'miz kültüre, sanata, eğitime, bilime, akla daha çok yaklaşacak. Gezilecek alanlarımız, görülecek yerlerimiz, tarihi eserlerimiz olacak. Üretime, tarıma, bilgiye, bilime, aydınlık yarınlara bir adım daha yaklaşacağız 2018'de.

YORUM YAP