Gönülden bağış: SADAKA

Gönülden bağış: SADAKA

27.04.2021 15:28:26

İslam dini ferdin, toplumun ve tüm insanlığın refahı için bir takım öğretiler içerir. Bu öğretilerden biri de darda ve zorda olan kimselere samimi ve içten gelerek sadece Allah rızasını umarak yardımda bulunmaktır. Mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim mü'min kimselerin vasıflarını aktarırken sıklıkla “onlar….kendilerine rızık olarak verilenlerden infakta
bulunan kimselerdir” (Bakara 2/3) vurgusunu yaparak sadakanın önemini zihinlerimizde canlı tutmaktadır.

İnfak etmek diye de isimlendirilen sadaka kavramı yardımda bulunulan kimseye fayda sağladığı gibi yardım edene de;mal biriktirmeye karşı aşırı hırsı frenleme, cimrilik ve korkaklıktan kurtulma, muhtaç olanın halini anlama, ince kalpli olma ve ruhu hoşnut etme, en önemlisi de ayetlerde belirtildiği üzere işlenen hata ve günahları örtme gibi ahlaki kazanımlar sağlar. (Tevbe 9\103, Bakara 2\271)
Hali vakti yerinde insanların sadaka verememesinin başında malının eksileceği korkusu yatmaktadır. Fakat infak ehli olarak tanınan kimselerin tecrübelerine kulak verdiğimizde sanki hep bir ağızdan “ben ne kadar verdimse Allah bana daha fazlasını verdi”sözlerini haykırdıklarını duyarız.
Yaptığınız iyiliklerin karşılığı size tastamam olarak geri verilir ve siz zulme uğratılmazsınız (Bakara,272) diye vaadde bulunan Allah'ın ahde vefa göstermiyeceğini düşünmek yada vermekle eksilir korkusunda olmak mü'mince duruşa yakışmayan bir tutumdur. Ayrıca Sevgili Peygamberimizin “sadaka malı eksiltmez (Müslim, Birr 69), “Ey Ademoğlu infak et ki, sana da infak olunsun” (Müslim, Zekat 36,37) vb. ifadeleri yapılan iyiliğin kesinlikle karşılıksız kalmayacağını, Allah yolunda harcamada bulunan kimseye Allah'ın fazlası ile karşılık vereceğini bizlere aktarmaktadır.
Halk arasında anlatılan bir menkıbe bu durumun inanmış kimselerdeki yoğun etkisini bize aktarmaktadır, şöyleki; “Zenginliği ile tanınan bir kişiye bu kadar malı nasıl kazandın diye sorulur, cevaben; ben verdim Allah bana verdi, ben verdim Allah bana verdi ve bu hep böyle devam etti sonunda da; ben yenecek değildim ya Allah bana galip oldu.” diyerek sadakanın malı artırdığı vurgulanmak istenmiştir. Kaldı ki müslüman yaptığı iyi davranışları sırf Allah rızasını umarak yaptığı için bu dünyada karşılığını görmese bile ahirette karşılığını mutlaka alacağının farkındadır.

Tabi durum böyleyken sadaka ve infak ile insanlara yardımcı olmak için zengin olmak gerekir düşüncesi geliyor insanın aklına fakat yüce Allah sadaka kapısını herkese açık tutmuştur, dolayısı ile sadece zenginlerden sadaka beklemek doğru değildir. Geniş imkanları olan geniş,kısıtlı imkanı olan da kendi imkanınca sadakayı kendisine alışkanlık haline getirmelidir. Zira Allah Resulu “Yarım hurma ile de olsa kendinizi cehennem azabından koruyun” (Buhari, Zekat 10) buyurarak maddi durumu kısıtlı kimselerin de Allah için harcayabilecekleri birşeyler olduğunu haber vermiştir.
Tüm bunlarla beraber bilinmelidir ki sadaka sadece maddi olanı vermek değildir. Hayır ve iyilik namına yapacağımız her şey sadaka olarak anılmaktadır. Örneğin; Tanıdık olsun veya olmasın selam vermek ve almak, insanlara sıkıntı veren bir durumu düzeltmek, tebessüm sahibi bir kişi olmak, doğru ve güzel sözlü olmak, helalinden kazanıp bakmakla yükümlü olduğu kimselerle paylaşmak vb. tutum ve davranışlar hepsi sadaka olarak değerlendirilmektedir.

Her ibadette olduğu gibi sadaka ibadetinde de gençlik dönemi ve sağlık sıhhat yerinde iken verilen sadakanın acizlik ve yaşlılık döneminde verilenden daha makbul olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.
Sadaka ve infaktan bahsederken bu ibadetin usûl ve âdâbını da unutmamak gerekir. Bunların başında, yardımda bulunulan kimseyi incitmemek, onurunu kırmamak, iyiliği başa kakmamak gelir. Yardımda bulunarak gösteriş yapmak, başkalarının kendisinden övgü ile bahsetmesini düşünmek Allah katında sadakanın hiç yapılmamış gibi değerlendirilmesine neden olduğu gibi kişiyi günah'a da sevketmiş olur. Sadaka elden çıkmadan evvel kalpten çıkmalıdır, infakta bulunulan şey hayra ve iyiliğe götürmelidir, Şerr ve kötülüğe vesile olacak yardımlaşmadan sadece günah kazanılır. Zira ayetlerde bu duruma değinilmiştir: “ İyilik ve takva üzerine yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. (Maide 5\2.)

Değerli okuyucular sadaka gibi bireysel ve toplumsal yararları çok fazla olan bir konu hakkında söylenecekler takdir ederseniz ki buraya sığdırılacak kadar değildir. Biz sözü daha fazla uzatmadan bir ayet ve hadis ile noktalayalım. Allah'a emanet olun.
“Mallarını Allah yolunda harcayanların örneği, her başağında yüz tanenin bulunduğu yedi adet başak çıkaran bir tohum tanesi gibidir. Allah dilediğine katlayark verir, Allah (zat ve sıfatlarında) sınırsızdır, herşeyi bilmektedir.” (Bakara 2\261.)

Ebu Hureyre'den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur: Kulların sabaha eriştiği hergün (yeryüzüne) iki melek iner. Bu iki melekten biri, “Allah'ım malını hayır yolunda harcayan kişiye (harcadığı malın yerine) yenisini ver.” der. Diğeri de “Allah'ım malını (hayır yolunda harcamayarak) elinde tutan (cimrilik eden) kişinin malını telef et.” der.” (Buhari\ Zekat 27.)
Cahid Erdoğan
Silivri Müftülüğü C.Vaizi

YORUM YAP