Gelecekteki Özgecan’lara dokunabilmek... Konumuz satranç...

2020'de Aile Bakanlığı ve Türkiye Satranç Federasyonu işbirliği ile hayata geçirilen bir projem oldu: Çocuk Destekleme Merkezlerinde devletimizin korumasındaki kız çocuklarımıza verilecek bir yıllık satranç eğitimi sonunda 1. Kademe Antrenörlük belgesi ile okullarda satranç öğretmenliği yapmalarına imkan sağlanacak...

İlk duyduğunuzda size de heyecan verdiğini hissedebiliyorum...

Devlet korumasındaki kızlarımız arasında suça itilmiş, istismara uğramış, kötü muameleye maruz kalmış olanlar var ve bu evlatlarımızı topluma kazandırmak gerçektende çok önemli...

Böylesi hassas bir konunun pilot  uygulamasını İstanbul'da gerçekleştirdik ve başarılı bir şekilde süreci tamamlayıp devamında ülkemizin dört bir yanında uygulanmasına vesile olduk...

Dersimizin birinde kızlarımız ile aramızda geçen bir sohbeti sizlerle paylaşmak ve aslında satrancın hayatımıza neler katabileceğini anlatmak istiyorum...

Yine keyifli bir dersimizin sonuna doğru  kızlarımızın arasından bana şöyle bir soru yöneldi:

“Biz şimdi gerçekten satranç öğretmeni mi olacağız Hocam ?”

“Projenin amacı bu ama benim bu projeyi yazarken ki hissiyatım biraz farklıydı çocuklar.” diye cevapladım...

“Siz ne düşündünüz?” diye devam etti kızçe azıcıkta dersi kaynatmanın verdiği keyif ile -e ne de olsa hepsi öğrenci-...

“Ben bu projeyi yazdım çünkü gelecekte Özgecanlar ölmesin istiyorum” dediğimde sınıf birden buz gibi oldu...

Çünkü hepsi birer Özgecan hikayesi barındırıyordu hayatlarında. Belki de bugün hayatta olmaları küçük şanslar ile olmuştu; aslında Özgecan'ın yerinde kendileri, orada derste karşımda Özgecan olabilirdi...

“Nasıl?” dedi kızımız titreyen sesiyle...

“Şimdi çocuklar, lütfen bana cevap verin  satranç bize ne öğretiyor?”...

Cevaplar klasik: konsantrasyon, dikkat, planlama ve beklediğim cevap hamlenin sonrasını düşünme...

“İşte dedim bu. Yaptığın hamleden sonrasını düşünme”...

“Şimdi size yine soruyorum. Eğer Özgecan'ın başına gelen olayı gerçekleştiren kişi yaptığının sonrasını görebilseydi, düşünebilseydi, sizce yine de yapma ihtimali ne olurdu”...

“Yapmayabilirdi.” dedi bir kızımız...

“Evet,” dedim “yapmayabilirdi”. En azından yapmama ihtimali olurdu...

Tabi ki psikolojik rahatsızlıkları bu sürece dahil edemeyiz ancak yapmaması güçlü bir ihtimal olurdu. “Bakın çocuklar sizler geleceğin anne adaylarısınız ve bu ülkeye inşallah güzel evlatlar yetiştireceksiniz...

Eğer sizlerin hayatına satrancı sahil edebilirsem sizde muhakkak ki bunu çocuklarınıza öğreteceksiniz...

En önemlisi yaptığı hamleyi ve sonrasını düşünen beyinler yetiştirirseniz emin olun ki gelecekteki Özgecanların da hayatına dokunmuş olacağız hep birlikte.”

O an sınıfta oluşan sessizliği, duygu yoğunluğunu ve konsantrasyonu görmenizi isterdim...

Hayatın kendisidir satranç...

Sadece 64 kare 32 taştan ibaret gibi görünse de içinde taşıdığı anlamları aylara yıllara sığdırmazsınız...

İçine girdikçe kaybolursunuz, her bir hamleyi dakikalarca düşünür, tamam işte bu dersiniz; bir de bakarsınız ki rakibiniz yaptığı hamle ile o kadar planınızı çöpe atmış...

Bir hamle yaparsınız taşı elinizden bıraktığınız da görürsünüz ki meğer daha iyisi varmış, ama geçmiş olsun, satrançta yapılan hamle geri alınmaz, aynı hayatın içinde olduğu gibi. Misal araba sollamak gibi; hani yıllarca araba kullanırsınız da binlerce araç sollarsınız ancak bir kere hatalı sollama yaparsınız Allah korusun canınıza zarar gelebilir.

Kimse size bugüne kadar binlerce kez doğru sollama yaptınız tebrikler deyip yeni bir hak vermez...

Siz siz olun satranç öğrenin, yaşı yok başlamak için, bugün karar verin yarın başlayın, çocuklarınızın öğrenmesini sağlayın. Emin olun işleyen beyinleri sadece eğitim anlamında değil hayatın her alanında ve anında çok büyük katkı sağlayacak. Göreceksiniz...

 

Akılda Kalan : Herkes kapısının önünü süpürürse Dünya tertemiz olur...

Dip Not 1: Kendi kapını başkasının kapısının önüne doğru süpürmemek gerekiyor…

Dip Not 2: Çok şükür çarşamba günü Silivrispor kazandı. Neredeyse bir yıl sonra maçında gittim takımımın ve ne mutlu bana galip geldik. Maçtan önce Sevgili Engin ile sohbet ederken dedim ki “Engin maçtan sonra yazını yazarken sonuç ne olursa olsun beni de yaz arkadaşım. Galip gelirsek de ki Emre uğurlu geldi, Allah korusun kaybedersek işte Emre geldi böyle oldu” :) , inşallah kalan maçlarımızı da alacağız ve önümüzdeki sezon yine burada yani 3. ligte olup, bu sefer şampiyonluk kovalayacağız...

YORUM YAP