Alper Kaya

Gaz Pedalı Tekledi - 17

Çıkan Kısmın Özeti: Ölümle sonuçlanan drag kazasına karışan, mucize eseri sağ kurtulan Kerem Ulaş; Komiser Tahsin'e olay yeriyle ilgili bir detayı söyleyecekken avukatı sorgu odasına girmiştir. Kerem, olay yeri fotoğraflarında gördüğü çakmağın kime ait olduğunu söyleyemeden gidecek gibi duruyordur.

Tutanak tutulması için ısrarcı davranan Kerem Ulaş'ın tavrı ne avukatına ne de Müdür'e mantıklı gelmişti. Yine de çocuğun ısrarına karşı çıkamayan ikilinin Komiser Tahsin'e oluru vermesi, komiserin “Sanki izin vermeseniz almayacağız ifadesini!” diye homurdanmasıyla karşılandı.

Klasik bir tutanak tutulurken avukatın Müdür ile kısa bir sohbete girişmesini fırsat bilen Kerem, tutanağın sağ altını kıvırıp kıvrılan yere alelacele bir şeyler karaladıktan sonra ön yüze imzasını atıp ifadesini tamamladı.

“Bak sen şuna, neler de biliyor!” diye içinden geçiren Komiser Tahsin, Kerem'i ve avukatını uğurladıktan sonra Cinayet Büro'ya dönecekken Müdür tarafından durduruldu.

- Tahsin, gözünü seveyim bir aptallık yapma! Çocuk emniyet müdürünün oğlu! Ne yapmamı bekliyordun?

Komiser Tahsin, elindeki ifadeyi rulo yapıp sallarken durdu; gülümsedi.

- Sen elinden geleni yaptın zaten, bundan sonrası bende!

Müdür'ün arkasından “Ne demek istiyorsun?” ve “Bak, olay çıkarma!” diye seslenmesine cevap dahi vermeden büroya geçti Komiser Tahsin. Büroya girer girmez ifade tutanağını çevirip isme bakacak olduysa da Necip'in kendisine seslenmesiyle irkildi.

- Amirim! Bulduk!

Dalgınlığına denk gelen bu tepki karşısında ilk olarak damağını çeken Komiser Tahsin, ne bulduklarını sorma minvalinde bir bakış attı Necip'e. Necip, elindeki kağıtları sallarken açıklama da yapmıştı:

- Sigarayı, sigarayı! Şansımıza, bu aptallar morgdan cesedi almaya gitmeden iki dakika önce süpürülmüş oralar…

Morgda duran yanmış kadın cesedini alan kimliği belirsiz adamlardan bahsediyordu Necip. Adamlardan birisinin yere sigara attığı kamerada belli oluyordu ve o sigarayı bulup analiz ettirmesini istemişti Komiser Tahsin yardımcısından.

Kendisine uzatılan kağıda bakarken aklına diğer kağıt geldi. Necip'in analizinden sonra çıkan isim başta bir şey ifade etmiyordu ama Kerem Ulaş'ın tutanağın arkasına yazdığı isimle aynı çıkınca anlam kazanmıştı!

İki isim de tek bir kişiyi ifade ediyordu: Yunus Derebeyi

“Kim lan bu Yunus Derebeyi?” diye homurdanan Komiser Tahsin, bunu içinden geçirdiğini sanırken sesli bir şekilde söylemişti. Necip bir daha atıldı:

- Ben araştırdım amirim. Bir otogalerisi var. Zengin bir herif, bir ara emlak işine falan girmiş; inşaat işi yapmış. Bir kazıda yer altı geçidi bulmuş, bunu da belediyeyle birlikte kazmışlar… Hükümet seviyor bu adamı…

Necip biraz daha anlatacaktı ki, Komiser Tahsin elini kaldırıp Necip'i durdurdu. Yer altı geçidinin nerede olduğunu sorarken aklına birkaç saat önce bomboş bir arazide gözden kaçırdığı oyuncu Orçun Kop gelmişti. Nitekim, Necip yer altı geçidinin koordinatlarını söylediğinde Orçun'un arabasıyla sırra kadem bastığı yer belirmişti…

Komiser Tahsin, dalgınca dururken aklına kazanın olduğu gece kendisinin yanına gelip garip garip konuşan yaşlı adam gelmişti. O adamın bindiği aracın plakası, Orçun Kop'u işaret ediyordu. Peki o adamın Yunus Derebeyi olma ihtimali var mıydı?
Bu sorunun cevabını tek bir kişi verebilirdi.

Orçun Kop.

Onun ifadesini alabilmek için, ilk olarak sırra kadem bastığı yerin gizemini çözmeleri gerekiyordu. Elini Necip'in omzuna koyan Komiser Tahsin, “Hazırlan!” diye gürledi. Kendisine şaşkınca bakan yardımcısına gülümseyen tecrübeli amir, kafasını dalgınca salladı.

- Kazı yapacağız. Kürek mürek ne buluyorsan al.
(…)

Yarım saat sonra, Orçun Kop'un ortadan kaybolduğu yerdeydiler. Necip bir havaya, bir yere, bir de Komiser Tahsin'e bakıyordu. Ne yapacaklarını anlamamıştı.

Komiser Tahsin, ünlü oyuncuyu takip edişinden adamın gözden kaybolmasına dek her şeyi anlattı. Necip, hala parçaları birleştirememişti. Elindeki küreği sertçe yere vuran Komiser Tahsin sesli bir şekilde üf'ledi.

Duraksayıp küreği kaldırdı, birkaç adım ileriye sapladı. Tekrar ilk saplandığı yere getirip sapladığında emin olmuştu: İki katman arasında fark vardı. Necip de durumun ayırtına nihayet varmıştı. O da Komiser Tahsin'le aynı hizada kürek saplayıp kazıyordu toprağı…

Aradan yirmi dakika geçmişti ki, ikisinin de umut etmediği bir şey iyice belirginleşmişti: Bir gizli geçit.

- Bunun manivelası nerede ki acep?

Necip'in meraklı bir şekilde etrafa bakınmasına mukabil, Komiser Tahsin olumsuz anlamda kafasını salladı. “Muhtemelen…” diye mırıldandı:

- Muhtemelen, uzaktan kumandalı.

Savı, Necip'e de mantıklı gelmişti ve genç adam tam ağzını açmıştı ki ayaklarının altındaki toprak kımıldamaya başladı!

(Devam Edecek)

YORUM YAP