Ferhan Tezcan

DİGİTÜRK; bir sonun başlangıcı mı?

1999 yılıydı. Show TV'nin sahibi Erol Aksoy televizyonu ünlü işadamı Mehmet Emin Karamehmet'e satmıştı. Çünkü futbolun yayın haklarını bir yıl önce Cem Uzan'ın sahibi olduğu ''TELEON'' a kaptırmıştı.

Cine 5 ile yakaladığı ivmeyi kaybetmişti. Mutsuzdu. Umutsuzdu. Hemen kanalı elden çıkardı. Mehmet Emin Karamehmet daha önce çok önemli bir telekomünikasyon şirketi olan TURKCELL'i kurmuştu. Çok sakin görünüşlü ama atak bir işadamıydı. Show TV'nin de sahibi olmuştu. Hedefi Türkiye liginin yayın haklarını almaktı. Cem Uzan zaten ''pes'' etme yolunda ilerliyordu. Karamehmet birkaç ay sonra Ankara'da yayın yapan ''Işık TV''yi satın aldı. Futbol Federasyonu ile de yakın temasa geçmişti. Aradan yine birkaç ay geçtikten sonra Futbol Federasyonu yeni bir ihale açtı. Ve Mehmet Emin Karamehmet ihaleyi kazandı. İsmi DİGİTÜRK oldu. Büyük bir teknik ağ şirketi kuruldu. Bu şirketin elemanları her eve anteni takıyor, isteyen ''dekoder'' alıyordu.

O yaz Marmaris'te tatildeydim. Bir öğlen telefonum çaldı. Show Tv Genel Müdürü Murat Saygı'ydı. Bana ''Neredesin?'' dedi. ''Tatildeyim'' dedim. Hemen devam etti. ''Digitürk'ün içinde Lig TV kuruluyor. Mehmet Emin Karamehmet ve Şansal Büyüka seni seçtiler. Genel Müdür sensin.''

Hemen atladım ve İstanbul'a döndüm. Üç hafta içinde 36 programlı Lig Tv yayına başladı. Hıncal Uluç, Deniz Gökçe, Şansal Büyüka, Erman Toroğlu, Cüneyt Tanman, Oğuz Çetin gibi daha birçok yayıncının olduğu kadrosuyla işleri hızla sürdürmeye devam etti.

Ben 2005 yılına kadar Lig Tv'nin Genel Müdürü olarak görev yaptım. Sonra Digitürk Genel Müdürü Ertan Özerdem'in de 2 yıl başdanışmanlığını yaptım.

Ben bırakırken Lig Tv üye sayısı 650 bini geçmişti.

 

KATAR'LILAR BÜTÇE'Yİ YÜKSELTTİ

Aradan birkaç yıl sonra TMSF Digitürk'e el koydu. Karamehmet aradan çıkarıldı. TMSF Digitürk'ü yönetmeye kalktı. Olmadı. Bu bir ''vizyon'' işiydi. Ama o aralarda yarışma psikolojisi içine giremediler. Giremeyince de geri düştüler. Dekoderler ve üyelikler de birer birer iade edildi. Ardından ihale açtılar ve Katarlılar kazandı. Daha önce Fransa'da St.Germain kulübünü satın almışlardı. Ama onlarında ''vizyonu'' yoktu. Para çok şeydi ama bazen hiçbir şeydi. Süper Türkiye ligine para akıtmaya başladılar. Bütçe 450 milyon eurolara kadar geldi. Kulüplerde Digitürk'den aldıkları paraları kendileri kazanmış gibi bol kese harcarken, geriye pek bakmıyorlardı. Bein Sports adını alan şirketinde nefesi kesilmeye başlamıştı. Nitekim Katarlı şirket bundan iki yıl önce ''teslim bayrağını'' çekmiş ama araya girenler işi bağlamışlardı. Bu sezon başlamadan yine sorun çıktı. Yine araya girenler çözümü sağladılar. Ancak bundan bir ay önce maçlar ertelenince esas sorun yine çıktı. Digitürk para ödemiyordu. Kulüpler para istiyordu . Sorun bu yazıyı kaleme aldığım sırada devam ediyordu. Bu kez çözüm olacak gibi gözükmüyor. Ancak bildiğim kadarıyla hükümetin bu olayı rahatlatma düşüncesi var. Ama beklemek lazım. Bana göre en doğru iş Katarlıların bu işi biran önce terk etmeleri. (Not; Hemen söyleyeyim. Lig maçları açık kanaldan yayınlanmaz.)

 

FENERBAHÇE KİME TESLİM EDİLECEK?

Aylardır Fenerbahçe Kulübü kendine hoca arıyor. Altay'ın teknik direktörü Yalçın Koşukavak ile başlayıp, Altınordu hocası Hüseyin Eroğlu ile devam eden aralarında Daum, Erol Bulut, Blanc, Aykut Kocaman'ın da birçok hocanın ismi geçmişti. Ama Fenerbahçe yönetimi daha doğrusu başkanı Ali Koç diyelim, çünkü yönetim kurulunda başka futboldan anlayan yok, henüz bir karar veremiyor. Ne yazık ki 100 yılı aşkın tarihi başarılarla dolu Fenerbahçe camiasının içinden çıkan bir kişi de yok.

Yıllar önce Almanya'da yetişmiş Tayfun Korkut Almanya'da Hannover ile hocalığa adım atmıştı. Hem Alman disiplini vardı, hem Türk gibi olma tutkusu. Gençti, hırslıydı. Fenerbahçe'yi girdiği kaosun içinden çıkaracak da güce sahipti. Ama maalesef başkan Ali Koç yanında danışacağı bir Fenerbahçeli yoktu. Çünkü kimseye güvenmiyordu. Güvendikleri ise elini ''boş'' çıkarıyorlardı.

Fenerbahçe ''konoravirüs'' hastalığını bahane edip hocalık konusuna ''ağırdan'' takılıyor. Her kafadan bir ses çıkıyor ama Fenerbahçe yönetiminden konuşan bir kişi yok. Bu kulüpler bir tek yönetime ait değiller. Medya da kendine haber aramıyor, kamu görevi yapıyor. Para verip bu kulüp artık benim derseniz o zaman konu monarşiye, oligarşiye doğru gider. Gider de sonra tribünlerin ''ağır'' eleştirilerinden kurtulma şansı bulamazsınız.

Bizim tavsiyemiz, Fenerbahçe yönetiminin biran önce bir karar vermesi ve Sarı -  Lacivertli kulübe ''yakışır'' bir hocayı takımın başına getirmesidir.

YORUM YAP