Canpolat: Referandum bir tuzak

Canpolat: Referandum bir tuzak

8.03.2017 11:22:15

Silivri SİAD ziyaretinde konuşan CHP İl Başkanı Cemal Canpolat, anayasa değişikliklerinin Türkiye'nin hiçbir sorununa çözüm getirmediğini ve Başkanlık Sisteminin kabul edilmesi durumunda herkesin hukuk güvencesinden yoksun kalınmış olacağını söyledi.

Silivri'de bir dizi temaslarda bulunan CHP İl Başkanı Cemal Canpolat, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ve CHP İlçe Başkanı Suna Göçengil'le birlikte Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneğini ziyaret ederek, anayasa değişikliği referandumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Canpolat, yapılmak istenen anayasa değişikliğinin toplumun beklentilerine cevap vermediğini dile getirdi. Heyeti, Hakan Kocabaş Başkanlığında toplanan Silivri Sanayici ve İşadamları Derneği yönetim kurulu üyeleri karşıladı.

SANAYİCİ VE İŞ ADAMLARINA DESTEK VERMEYE HAZIR OLDUKLARINI SÖYLEDİ
CHP İl Başkanı Cemal Canpolat, konuşmasının başında üreticilere seslendi. Her türlü desteği vermeye hazır olduklarını bildiren Canpolat, “Ben içinizden gelen birisiyim. Sanayi ve iş dünyasını biliyorum. Sıkıntılarını da yakinen biliyorum. Sıkıntılarınızla ilgili ne talebiniz olursa olsun bize ulaştığınız takdirde her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu özellikle bilmenizi istiyorum. Silivri'de üç ayrı bölgede Islah Organize Sanayi Bölgesi kurulması ile ilgili talebi hem Grup Başkan Vekilimiz hem de Büyükşehir Belediye Başkanıyla da sizin adınıza açık açık görüşmeye hazır olduğumu bilin istiyorum. Çözüm konusunda tavrımız net ve açıktır.” diye konuştu.

“DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE BÖYLE GÜÇLÜ BİR CUMHURBAŞKANI YOK”
Anayasa değişikliğiyle yasama-yürütme-yargıda yetkilerin Başkana verilerek, bağımsız yargıyı ortada kaldıran bir tek adam rejiminin inşa edileceğini vurgulayan Canpolat, konuşmasına referandum üzerinden devam etti. Yargının teslim alınacağını belirten Canpolat, şunları söyledi: “Bu referandum toplumun farklı kesimlerini gerdiren önemli tuzaklardan bir tanesidir. Türkiye için hiçbir getirisi yoktur. İktidar her seferinde kandırıldığını söylüyor. Bir dönem, “Cemaat bizi kandırdı” dediler. Bir dönem PKK kandırdı. Terör örgütüyle müzakereler yapıldı. Oslo görüşmeleri yapıldı. Suriye politikasıyla ilgili Batı kandırdı. Velev ki devletin bütün yetkilerini bir tek kişiye verdiğinizi düşünün. O kişiyi de kandırdılar, o zaman vay ülkenin haline! Bugün Sayın Cumhurbaşkanı var ama yarın olmadığını ya da hiçbirimizin tasvip etmediği birinin geldiğini kabul edelim. Bu ülkenin denetim mekanizmasını alıp tek bir kişiye teslim etmenin ülkenin geleceği lehine olmadığını görebiliyoruz. Referandum ülkenin hangi sorununu çözecek? 15 yıldır iktidarda. 15 yıldır isteyip de çözemediği bir tek konu yoktur. Zaten Başbakan karşı çıkamıyor, söylüyor ve yaptırıyor. Ne söyledi de yapılmadı? Düşünebiliyor musunuz, %49 oy alan bir Başbakanı bir gecede görevden alıyorum, öbürü gelsin diyor ve geliyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle güçlü bir cumhurbaşkanı yok. Her şey ellerinde. Peki, her şey elinizdeyken ekonomi sorunları niye çözülmüyor? Her şey elinizdeyken ülke sorunları neden bu boyuta geldi? Bu referandum sanayicinin sorunlarına da hiçbir çözüm getirmiyor. Bir tek örnek verebilirseniz vallahi bende kabul ederim. Sanayici ancak kendisini hukukun karşısında güçlü hissettiği zaman yatırım yapar.”

“HUKUK VARSA HİÇBİR GÜÇ KRAL DAHİ OLSA ADALETTEN ÜSTÜN OLAMAZ”
“Hukuk devletinin olduğu yerde tek adamların etkisi olmaz; hukuk devleti hepimizin temel hak ve özgürlüklerinin güvencesidir” diyen Canpolat, Kral ve Değirmenci arasında geçen şu bilindik tarihi hikâyeyi paylaştı:
Prusya Kralı II. Frederick, Potsdam ormanlarında gezinirken güzel ve yüksek bir tepeye rastlar. Bu tepeye görkemli bir saray yaptırmaya karar verir. Fakat tepede eski bir değirmen de bulunmaktadır. Kral değirmeni satın alarak saray hayalini gerçekleştirmek ister. Fakat değirmenin sahibi satışa razı değildir. Kral Büyük Frederick ihtiyar değirmenciyi satışa ikna etmek için, önce değirmene değerinin kat kat üstünde, bir bedel ödemeyi teklif eder. Değirmenci Sans-Souci, “Hayır, değirmenim satılık değil, bu benim tek geçim kaynağım. Burası bana büyük babamdan ve babamdan miras kaldı. Ben de bu değirmeni oğluma ve torunlarıma bırakacağım ” der.
Kral bu cevaba kızar ve “Sen benim Prusya Kralı olduğumu bilmiyor musun ?” diye sorar.
“Biliyorum, biliyorum” der değirmenci Sans- Souci,
“Sen de benim bu değirmenin tapulu sahibi olduğumu biliyor musun ?” diye anlamlı bir cevap verir.
Kral çok öfkelenir…
“Senin tapulu mülkün de olsa, ben burayı zorla alacağım. Bakalım o zaman ne yapacaksın?” der.
Değirmenci başını kaldırır ve atının üzerinde bütün ihtişamı ile duran Kral'a, sükunet içinde “Sen kralsın ama Berlin'de hakimler var” der. Ve kralın teklifini sert sözlerle reddeder.
Neticede, ihtiyar değirmenci değirmenini satmaz ve kral da değirmeni zorla alamaz. Değirmenin hemen yanına sarayını yaptırmak zorunda kalır. Günümüzde tepenin bulunduğu yerde büyük bir saray ve değirmen hala adaletin timsali olarak yan yana durmaktadırlar.
Kralın değirmene dokunmayarak hemen yanına sarayı yaptırması ile kral ve değirmenci dost olmuşlar ve kral her sabah güne sıcak ekmek kokularıyla uyanmıştır… Bu eski değirmen ve saray “koruma altında” adalet tarihindeki yerini alır…

“TEK ADAM HEM HÜKÜMET HEM MECLİS HEM DE MAHKEME OLACAK”
İktidar FETÖ adı altında üreticilerin gayrimenkullerine el koymuş oldu. Haklı ya da haksızlıklarını ancak hukuk devleti ile ortaya koyabilirsiniz. İfadelerinin bir tanesinde, “Bana dönemin Başbakanı, Milletvekili, Başkanı bu kadar bağış vereceksiniz dedi verdim” diyor. Şimdi o milletvekilleri, başkanlar duruyor. Talimat verip para sağlayanlar duruyor. Hiçbirisi yargılanmıyor. İşini yürütmek için parayı veren adamlar ya hapiste ya malına el konmuş. Malına el konan adamın mahkemeye gitmesi lazım. Adalet bir gün hepimize lazım olur. Başkanlık Sistemi kabul edilirse Anayasa Mahkemesi üyelerinin 15'inden 12'sini atama yetkisine sahip olacak. Malına el koyana karşı dava açmış olacak. Hakimi, savcıyı atayan oyken hakkını nasıl arayacak? Bunun takdirini size bırakıyorum.

“PARTİ DEVLETİNE HAYIR”
Bu sistemle meclisin etkisi ve yetkisi olmayacak. Cumhurbaşkanı, yardımcılarını ve bakanları atayabilecek ayrıca görevlerine son verebilecek. Bütçeyi Cumhurbaşkanı Meclise sunacak. Başkan olan kişi aynı zamanda bir partinin genel başkanı olacak. Devlet parti devleti olacak. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra herkesin Cumhurbaşkanı olmalı, bütün milleti kucaklamalıdır. Devlet mekanizmasının ortadan kalktığı nokta çöküşün başladığı yer olur. Nereden bakarsanız bakın bu sistem bizim demokrasi anlayışımıza uymuyor.”

KOCABAŞ: EVET DE ÇIKSA HAYIR DA ÇIKSA ÖNLEM ALMALIYIZ
Canpolat'ı ağırlamaktan duydukları memnuniyeti ifade ederek sözlerine başlayan Dernek Başkanı Hakan Kocabaş, “Bizim için en önemli şey birlik ve beraberliğimiz. Milleti birlikte tutan da ayıran da siyasetçilerimiz, onun için ben tüm siyasetçilerimize özellikle bu konuda serzenişte bulunmak istiyorum. 15 Temmuz'da gerçekten çok önemli bir süreç yaşadık. Oradaki birlikteliğimiz çok önemliydi. Hakikaten hem MHP, hem CHP, hem AK Parti önemli destek verdi bu sürece. Halk tarafından özlenen şey de buydu. Bu anayasa değişikliğinin sanayiyle veya tarımla ilişkisinin olmadığının hepimiz farkındayız. Bu değişikliğin insanımıza tam olarak anlatılmasının peşindeyiz biz. Sonuç hayır olduğu zaman da önlemlerimizi almamız lazım. Evet olduğu zaman da önlemlerimizi almamız gerektiğini düşünüyorum. Sizler millet için varsınız, bu oyların tüm ülkeye yansıması ancak sizlerin söyledikleri ile oluyor. O yüzden ben çok önemsiyorum. Evet de çıkarsa hayır da çıkarsa 17 Nisan'dan itibaren neler yapabiliriz bunu konuşmak gerektiğine inanıyorum. Hayırlı olsun diyoruz. Bize bu sahiplenme çıkar” dedi.

IŞIKLAR TEŞEKKÜR ETTİ
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Silivri SİAD ailesine ev sahipliklerinin yanı sıra üretim ve istihdama bağlı olarak ekonomiye sundukları katkı için teşekkürlerini sundu.

Konuşmaların ardından Cemal Canpolat, sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin sorularını yanıtladı.

Hazal BAŞARAN

YORUM YAP