Şahin Dirik

Boğluca değerleniyor

Boğluca Deresi geçmişten bu güne her zaman Silivri ve Silivrililerin en büyük yaralarından biri olageldi. Özellikle yakın geçmişte yoğun sağanak yağmurlarla birlikte defalarca taşarak hem çevresinde evi olanları hem de dükkân sahiplerini zor durumda bıraktı. Kısa süre önce dere İBB tarafından yatağı genişletilmek suretiyle ıslah edildi ve böylece yaşanabilecek sel felaketlerinin önüne geçilmiş oldu. Sonrasında ise Silivri Belediyesi derenin çevresinde yaptığı peyzaj ve bina cephelerini renklendirme çalışmalarıyla bölgeyi bambaşka bir atmosfere kavuşturdu. Yakında derenin konutlar bölgesinde kalan kısmında da çevre düzenleme çalışmalarına başlanacağını duymak bizleri mutlu etti. Tarihi kısa köprünün restorasyonu hâlihazırda devam ediyor. Anladığım kadarıyla kısa köprü kullanıma açılır açılmaz yeni monte edilen mobil köprü de ilçemizin farklı bir bölgesinde kullanılmak üzere götürülecek.

Geçtiğimiz hafta sonu bölgede açılan Vakkas Cafe de “pastanın tepesindeki büyük çilek” gibi güzel bir son dokunuş oldu demek isterdim ancak ortada maalesef henüz bir pasta yok. Zira çevresi her ne kadar güzelleşmiş olsa da Boğluca Deresi hala rezil bir halde. Berrak olmak şöyle bir dursun içi hala balçık, pislik dolu, korkunç kahverengi bir tonda, halk arasında bilinen o argo adını tam anlamıyla yansıtır durumda. 

Aslına bakarsanız dere temizlense, içindeki balçık çekilse, berrak bir hale kavuşsa, içinde gondollar, tekneler yüzse, sahilden minibüse gider gibi toplu taşıma teknelerine atlayan dakikalar içinde konutlardaki, Abelia'daki evine ulaşabilse ne güzel, ne hoş olur değil mi? Böyle bir düzenlemenin Silivri için inanılmaz turizm fırsatları yaratabileceğine de şüphe yok. İstanbul'da ve dahi Çorlu tarafında oturan, şehrin koşuşturmacasından kaçmak isteyen pek çok vatandaşımız hafta sonları “Hadi, Silivri'de bir gondol sefası yapalım” diyerek ilçemize gelebilirler…

Belki bunlar bazılarınızın kulaklarına gerçekleşmesi imkânsız masallar gibi geliyor olabilir ancak önümüzde taa yıllar öncesinden Yılmaz Büyükerşen ve Porsuk Çayı gibi bir örnek varken günümüz belediyecilik şartlarıyla bunu temin etmek çok zor olmasa gerek diye düşünüyorum. Yetki alanı İBB'de mi Silivri'de mi bilmiyorum. Ancak Ekrem İmamoğlu ve Volkan Yılmaz'ın uyumlu çalışmalarını gördükçe söz konusu Silivri'nin iyiliğiyse yetki çatışması yaşanmayacağını, herkesin elini taşın altına koyabileceğini düşünüyorum.

Bir zamanlar Silivri'nin en büyük yaralarından olan Boğluca'yı ilçemizin en nadide parçası haline getirme gibi bir fırsatımız olabilir. Gerekenler yapılırsa ortaya harika bir sonuç çıkması işten bile değil…

YORUM YAP