Neslihan Soydaş

Başkan'a...

Seçİmler yaklaşırken, halk ve gazeteciler adaylık sürecine siyasilerden daha iştahlı kafa yorarken siyasi kulisler kaynasa da dışarı ser verip sır vermiyorlar. Hepimizin kulağına çalınanlar, fısıldananlar var elbette ama süreç oldukça ağır işliyor. Görünen o ki süreci yönetme anlayışı son ana kadar hamleleri izlemek ve pozisyon almak fikri çerçevesinde şekillenecek. Siyasilerden daha cesur ve emin adımlar beklesek de, bu işin bir de genel merkez boyutu var. Koltuğunun altına dosyasını alan meydana çıkıp adaylık açıklayamıyor. Zira bu iş pek çok farklı değişkenden müteşekkil şüphesiz. İsimler kendilerini kabul ettirmeli veya ‘göstermeli'. Daha doğru bir ifadeyle ‘göstermeliydi.' Genel merkezin kabulünü ve takdirini de oluşturan en önemli dayanak, nihayetinde açıkladıkları maddeler. Aslına bakacak olursak genel merkezlerin kabulü halkın kabulünden geçiyor büyük çoğunlukla. Siyasilerin bu güne kadar yapıp ettikleri veya kısmen yeni isimler için kendi sahasındaki başarıları ve siyasi duruşlarının yanı sıra, özellikle Ak Parti kanadında belirlenecek isimlerin halka yakınlığı ve samimiyetinin ne derece önemsendiğini biliyoruz. Sevilen yüzler aramakta oldukça haklı olan Ak Parti, burada aslında son derece önemli mesajlar vermekte. Mevcut başkan veya eski başkanlardan değilse, yeni bir isimse bir kişi nasıl halka yakın ve sevilen bir yüz olacak?
Burada hepimizin payına düşen bir hisse var diye düşünüyorum. Zira siyasi bir kariyerimiz/kariyer planımız olsun olmasın, işimiz uğraşımız ne olursa olsun, önceliğimiz insan olmadıkça başarımız da anlamlı ve değerli olmayacaktır. Yaşadığı yerin halkını, muhtaçlarını, esnafını, talebesini, evsizini, hayvanlarını, toprağını, mahsulünü tanımıyor ve yakın durmuyorsa, bölgesine hizmet aşkıyla eğitim, kalkınma, istihdam, dini işler, sosyal sorumluluk projeleri gibi meselelere siyaset dışında alaka göstermiyorsa bu kimseler belki para kazanır ama sadece para kazanır. Kazansınlar. Para bugün var, yarın yok azizim. Bu işler de malumunuz parayla değil kazandığınız dostla ve gönüllerle olur. Yani mesele şunu anlamaktan geçiyor; şu an için hâlâ netlik kazanmış olmayan aday adayı bu isimler akıllarından birkaç isim geçirebiliyor mu? Silivri'de kimlerin hayır duasını aldım? Ofisimden çıkıp halkın arasına ‘seçim sebebi' dışında kaç kez karıştım? Kaç fukara, yetim, öğrenci, yaşlı, hasta, muhtaç beni tanıyor, yanıma çekinmeden gelebiliyor? Kimin derdine çare oldum, karşılık beklemeden kimin yarasını sardım?
Elbette sorulara cevabınız ‘ben başkan mıyım ki' ise, önerim yazıyı burada, siyasi emellerinizi de akabinde sonlandırmanız.
Ve tabii ‘elbette her koşulda ve şartta, günün getirdiğini değil vicdanımın buyurduğunu yapmalıyım, ne olursa olsun etrafta kim var diye bakmadan ben varım diyerek mazlumun yanında olmalıyım. Üstelik makam mevki gözetmeden' diyenlerdenseniz, yolun açık olsun sevgili başkan.
Hoş gelişlerin ola...

  1. Ali Veli Ali Veli

    Para kazansinlar, para bugün var yarın yok? Konum kullanarak bir memur bunu yapsa hırsız, çıkarcı vs.. denir. Siyasetçi yapınca, gönüllere giremedi deniyor demekki. Zaten, genel merkezler takdirini hizmet verecek olandan değil, zenginden, köklü aileden yana kullanıyor sürekli. Çünkü nemalanacak olan ne kadar fazla olursa, oyda o kadar çok olur. Silivri'de , Akp alırsa iyice betonlasma olur, nüfus artar. Rant alır başını gider. İyice yaşanmaz olur.O yüzden, her ne kadar eksikleri olsada, Özcan ya da Selami bey, bu bölgenin çocukları, Silivriyi yok edecek hoyrat bir adım atmazlar.

YORUM YAP