“Balık, denizinden ayrı düşünülemez”

“Balık, denizinden ayrı düşünülemez”

22.03.2017 09:41:50

Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, 26 Mart'ta Bulgaristan'da yapılacak genel seçimleri soydaşlarımız, ülkemiz ve Türkiye-Bulgaristan ile Avrupa'yla bütünleşmemiz bakımından, tarihi-sosyolojik ve stratejik açıdan yorumladı.

Bulgaristan'da 26 Mart 2017 tarihinde Pazar günü gerçekleştirilecek ve soydaşlarımızın Türkiye'de 35 noktada sandık başına giderek oylarını kullanacağı genel seçimlerinin tarihi önemini Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ile konuştuk. Tüm dünyada olduğu gibi Avrupa'yı da saran aşırı milliyetçi rüzgarlar Bulgaristan'da Türk azınlığının temsilinde önemli rol oylayan Hak ve Özgürlükler Partisi açısından bu dönem daha sert esiyor. Çünkü ülkede Soydaşlarımızın hak ve hukuklarını savunma önceliğini taşıyan siyasi parti 6. bölünme hareketinden sonra ilk seçimini yaşayacak. Bu bölünme hareketinin Türkiye Hükümeti eliyle gerçekleşmiş olması sürecin sancılarını arttırırken, birlik olamamak ve parçalanmanın Bulgaristan, Türkiye ve dünyanın pek çok yerinde yaşayan ülke vatandaşı Türkler için barındırdığı tehlikenin çanları kulakları sağır ediyor. Türk azınlığın oylarındaki bölünme aşırı milliyetçi ve ırkçı partilerin parlamentodaki gücünü arttırırken durum ve siyasi tabloyu Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Hürhabere şöyle değerlendirdi:

“ALINACAK DAHA ÇOK MESAFE OLDUĞUNU SÖYLÜYORLAR”
“Bulgaristan seçimleri, 26 Mart 2017 Pazar günü yapılacak. Seçimlerle ilgili Türkiye'nin çok yakından takip etmesi gereken iki coğrafya var. Biri Yunanistan, biri de Bulgaristan. Yunanistan seçimlerinde Syrıza Türklerin yoğun yaşadığı Rodop bölgesinde çok başarılı oldu. 4 milletvekili çıktı. Yunanistan'ın koşulları ve siyasi konjonktürü farklı olduğu için orada Türkler parti kuramıyor. Kurabilseler çok daha etkili olacaklarını söylemelerine rağmen böyle bir özgürlükleri yok. O nedenle son yapılan seçimlerde çok başarılı bir uzlaşma siyaseti izleyerek bugün iktidar partisinden sadece Rodop bölgesinde 4 tane milletvekilimiz var. Yaptığımız ziyaretlerde söylediklerine bakarak söylüyorum; onların daha da güçlenmesi, haklarını daha da ileriye taşımaları, yaşam koşullarını iyileştirmeleri için alınacak daha çok mesafe olduğunu söylüyorlar.

“BALKAN COĞRAFYASINDA TÜM MÜSLÜMANLAR, TÜRKİYE'NİN GÜÇLÜ OLMASINI İSTİYORLAR”
Gerek Yunanistan, gerek Bulgaristan'da kardeş belediyelerimizden, tanıdıklarımızdan, okuduklarımızın haricinde birebir konuşarak edindiğimiz izlenimler hayatın pratiğine dönük ve çok daha önemli. Söyledikleri bir şey var, “Siz Türkiye olarak sağlam durun, bir ve bütün olun! Sizde sarsılma, ekonomik veya siyasi bir yönetim krizi olduğunda bizim de burada ayakta durmamız zorlaşıyor.” Bu çok önemli. Sadece Yunanistan ya da Bulgaristan değil aslında bakarsanız Balkan coğrafyasında tüm Müslümanlar, Türkiye'nin güçlü olmasını istiyorlar. Siyasi parti ayrımı gözetmeksizin Türkiye'nin bir bütün olarak güçlü olmasını istiyorlar. Bunun aksine Türkiye'deki iktidarların onları belli tercihlere zorlaması çok büyük bir haksızlık oluyor. Nitekim bunu zaman zaman iktidarlarımız yaptılar. Böyle bir hataya düşüyorlar. Şimdi de Bulgaristan'da benzer bir süreç yaşıyoruz. 26 Mart'ta bir seçim var maalesef Bulgaristan ve Türk azınlığın iç siyasetine AK Parti'nin müdahalede bulunmasından dolayı yine bir kriz yaşıyoruz.

“SOYDAŞLARIMIZA YAPACAĞIMIZ EN BÜYÜK İYİLİK BULUNDUKLARI ÜLKELERİN İÇ İŞLERİNE KARIŞMAMAK”
Hafta sonu gerçekleştirilecek olan seçim gerçekten Bulgaristan için tarihi öneme sahip çünkü Türkiye'nin de benzer bir siyasi süreç yaşadığı, (Referandum) dönemde oluyor. Türkiye'nin içinde bulunduğu durumun bir yansımasını yaşayacağız Bulgaristan'da. Umalım ki Türk Hükümetinin yürüttüğü siyasetle yıllardır Bulgaristan'da Türk azınlığının siyasi temsil gücünü oluşturan Hak ve Özgürlükler Hareketini etkili olmaktan uzaklaştırmaz. O coğrafyadaki arkadaşlarımızdan edindiğimiz izlenimlere dayanarak şunu söylemek durumundayım; hiç bir ülke iç siyaset ve işlerine dışardan müdahaleyi kabul etmez. Müslüman ve Türk soydaşlarımıza yapacağımız en büyük iyilik bulundukları ülkelerin iç işlerine karışmamaya dikkat ederek, sadece onlara lojistik destekler sunarak, oradaki tarihi değerleri koruyup, geliştirmek, sosyal yaşamı barıştırmak ve karşılıklı işbirliğini geliştirerek yardımcı olabiliriz. Konjonktürün getirdiği siyasi zamanlar içinde yapılan destekler kalıcı olmuyor. Konjonktürel oluyor ve o süreçle birlikte tamamen husumet oluşturuyor. Kalıcı hasarlar veriyoruz. Bunu yapmak yerine sürdürülebilir bir ilişkiyi korumak ve geliştirmek daha anlamlı. Bir ara Türkiye'de Dış Türkler Bakanlığı vardı. Devlet Bakanlığı bakıyordu şimdi Genel Müdürlük seviyesine indi. Yine bir Başbakan Yardımcılığı bakıyor bu işe ama ben sosyal, ekonomik, kültürel entegrasyona ya da bu ilişkilerin ileriye taşınmasına dayalı bir yol izlenmesi gerektiğine inanıyorum. Sadece iktidar döneminde değil daha öncesinde de yaşandı. Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Tansu Çiller hükümetinde de buna şahit olduk. Belediye Başkanından Saray Bosna'da da aynı şeyin yaşandığını dinlemiştim. Oradaki partilerin iç işlerine müdahale etmek ya da onların söylediği tanımla “yol gösterici ağabeylik dozunu fazla kaçırmak” bazen ters sonuçlara sebep oluyor.

“BALIK DENİZİNDEN AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ”
Şunu hiç unutmamamız lazım; onlar her ne kadar Türk olarak soydaşlarımız olsa da Bulgaristan, Yunanistan veya Arnavutluk vatandaşı. O ülkenin bayrağına, yasalarına göre göreve gelmişler ve bulundukları ülkenin otoritesine saygılı olmak zorundalar. Aynı zamanda Türk kimliğini de muhafaza etmek durumundalar. Bu ikili yapıyı onları sıkıntıya sokan bir süreçmiş gibi görüyoruz biz; oysa onlar açısından öyle değil. Sosyal, kültürel, tarihten gelen hak ve hukuklarının korunması çok önemli. Bu kültürün yaşanmasına katkı yapacak destekleri vermemiz gerektiğine inanıyorum. Türkiye, Balkanlara bir bütün olarak bakmalı. Nerede Türk kökenli vatandaşımız varsa ‘taş yerinde ağırdır' atasözümüze uyan bir şekilde bulundukları yerde güçlü ve etkili olmalarını sağlamamız lazım. Balık denizinden ayrı düşünülemez.
Bulgaristan'daki genel seçime dönecek olursak; ülkenin genel siyasetiyle, hem ekonomik hem de komşuluk ilişkilerimizi ileriye taşırsak bunlardan en çok soydaşlarımızın faydalanacağından şüphemiz olmasın. Bulgaristan'la olan ticaretimiz geliştikçe, siyaset ılıman bir iklime dönüştükçe ülkedeki Türkler daha çok rahat edecekler. Zaten Avrupa'da yükselen ırkçı milliyetçi bir tavır var bunu çok dikkatli olmamız lazım.
Bulgaristan bizim için önemli, yaklaşık 700 seneden beri orada yaşayan, vatan kabul etmiş soydaşlarımız var. Osmanlı döneminde de İleri Karakol seviyesinde görmüşüz orayı. Tarihten gelen bağlarımız var. O bağları orada korumamız lazım. 26 Mart seçimleri o açıdan çok önem taşıyor. Parlamentoya güçlü girmeleri halinde, hele ki iktidar ortağı olurlarsa inanıyorum ki Türkiye-Bulgaristan ilişkilerinde de iyileşme olacak. Türkiye olarak koşulları iyi okursak yaşlanmış, ekonomik stabilizeye geçmiş bir Avrupa'dan dinamik bir Avrupa girişinde stratejik önemi olan Yunanistan, Bulgaristan ve Rumeli Balkan coğrafyasında çok daha etkili olabiliriz.

“BAŞKA ÜLKELERİN VE İÇ DENGELERİNE SAYGILI VE HOŞGÖRÜLÜ OLMAMIZ LAZIM”
Başka ülkelerin ve özellikle komşularımızın iç dengelerine kesinlikle saygılı ve hoşgörülü olmamız lazım. Başka ülkelerin vatandaşı Türklere yapacağımız destekler tamamen moral motivasyonlarını yükseltmeye yönelik olmalı. Onların beklentilerinin de bu olduğunu görüyorsunuz zaten. Dış müdahaleyi hiç istemiyorlar. Seçime girecek Türk azınlıklarının haklarını savunmaya öncelik tanıyan parti sayısının ikiye çıkması ülkemizde özellikle ikamet eden Bulgaristan vatandaşı nüfusu ve seçmeni daha da önemli hale getirdi. Bu sebepten onların sandığa gitmelerini sağlamalıyız. Birinci görevimiz bu. Türk azınlığın Bulgaristan'da daha etkili bir şekilde temsil edilebilmesi için oy kullanma görevini herkesin yerine getirmesini sağlama konusunda bize büyük görevler düşüyor. Geçmişteki seçimlerde ilçemizde sandık açılmasını sağlayarak soydaşlarımızın oy kullanmalarını sağladık. Ancak gerginleşen ilişkilerden sonra neredeyse oy kullanmalarını zorlaştıran bir süreç yaşıyoruz. Sandık sayısı Türkiye genelinde 35'e düştü. Soydaşlarımızın oy kullanmasını kolaylaştırmak adına dernekle, federasyonla görüşmelerde bulunuyoruz.

İSTANBUL'DA AÇILACAK SEÇİM SANDIĞI ADRESLERİ
26 Mart Pazar günü seçmenlerin sandık iradelerini yansıtmalarını sağlamak adına destek olmak istiyoruz. İlçemize en yakın ve seçim sandığı açılacak bölgeler şunlar: İstanbul Konsolosluğu (Ahmet Adnan Saygun Cad. No:34, Ulus/Beşiktaş), Avcılar (Endüstri Meslek Lisesi, E-5 üzeri, Avcılar Merkez), Esenyurt (Nusret Usta Bilgican İÖO, Küçük Ayazma Caddesi, 62, İstiklal Mahallesi, Kıraç/Esenyurt), Bağcılar (Güneşli Orta Okulu Bağcılar Mahallesi, Koçman Caddesi, No:7, Güneşli), Sultangazi (Cebeci Sultançiftiği İÖO, Cebeci Mahallesi, 2456. Sokak, No2/A), Başakşehir (Prof.Ahat Andican Orta Okulu, Selçuk Caddesi No:1) ve Kartal (Salih Tüzün İÖO Orta Mahallesi, Yalnız Selvi Caddesi, Çam Ağacı Sok, No:4 Soğanlı).

“HAK VE ÖZGÜRLÜKLER
HAREKETİ DESTEKLENMELİ”
Parlamentoda daha önce iktidar ortağı görevi yapmış, Bakanlık, Başbakan Yardımcılığı, Valilikler, Belediye Başkanlıkları kazanmış Hak ve Özgürlükler Hareketinin büyük bir siyasi güç olduğunu ve koalisyonlara girdiğinde denge unsuru oluşturduğundan yola çıkarak desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Bizim siyasi iktidarlarımızın Hak ve Özgürlükler Hareketi ile çok sıkı diyalogların geliştirememesi, gerekli manevi desteğin yeterince verilememesi bizi bir yol ayrılığına veya karşıtlığa taşımamalı. Çok da entegre olup HÖH'nin bizim lafımızla hareket eden bir kukla parti haline dönüşmesinin kimseye yararı olmaz. Kendi güçlerini göstermelerini sağlamamız lazım. Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki statü burada yok. Onların başka bir ülkenin vatandaşı olduğunu, o ülkelerin yasa ve koşullarında hareket etmek zorunda olduklarını kabul etmemiz lazım. Emir komuta zinciriyle hareket eden bir siyasi anlayışa sokmaya çalışırsak hepimiz zarar görürüz. Bulgar halkı da soydaşlarımıza saygı ve güven duymaz. Soydaşlarımızı rencide ederiz, bulundukları yerde güçsüz hale getiririz. Güçlü olmalarını istiyorsak Bulgaristan kanunlarına ve sosyolojik gerçeklerine uyan ve o ülkenin demokrasisinin güçlenmesine katkı yapmalarını saygıyla karşılamamız lazım.

“BİZ ONLARA ÖRNEK OLACAKKEN ONLARIN BİZE YAŞATTIĞI ÖRNEKTEN ÇOK BÜYÜK FAYDALAR SAĞLAYABİLİRİZ”
Bizim için Bulgaristan seçimlerinin daha büyük bir önemi de, özellikle Rumeli ve Balkanlar'da, bir insani gelişme merkezi haline dönüştürecek büyük bir üretim, eğitim ve tarihten gelen jeopolitik enerji hatlarının, Avrupa'nın Ege ile, Karadeniz ile, Marmara ve Avrasya ile buluşma noktasının bir giriş kapısı olmasından stratejik bir öneme sahip. Bu noktada ekonomik gücü yeterince kullanamadığımızı da hepimiz görüyoruz. Ortadoğu'da İran, Irak ve Suriye'de yaşadığımı bu kargaşa ve savaş hali ekonomimize ve siyasi geçmişten gelen gücümüze ne kadar büyük zarar veriyorsa aynı zararı buradan daha fazla görüyoruz. Anadolu'nun ortalarına kadar büyük bir iklim değişikliği yaratacak bir Rumeli Balkan gerçeği var. Mübadele ve çeşitli sebeplerle ülkemize gelmiş, göçlerle oturmuş bir akrabalık diyalogu söz konusu. Bu uluslararası diplomasi açısından çok önemli bir şans. Sürekli iletişim halindeler. 80 milyonluk bir ülke olmanın getirdiği sorumlulukla elimizdeki bu gücü iyi kullanmalıyız. O insanlar orada iyi, iri ve diri olmalı. Bulgaristan'la, Yunanistan'la, Kosova'yla, Arnavutluk'la, Saraybosna'yla, Sırbistan'la, Slovenya'yla hepsiyle diyaloglarımızı ve ticari ilişkilerimizi hayal bile edemeyeceğimiz noktalara taşıyabiliriz. Bunlar Avrupa'nın giriş kapıları. Ve Müslüman çoğunluğundalar. Müslümanlığın aydınlık, çağdaş, laik yüzünü yaşıyorlar. Biz onlara örnek olacakken onların bize yaşattığı bu örnekten çok büyük faydalar sağlayabiliriz. Aslında bize Hristiyanlığın ortasında, Avrupa değerleriyle beraber İslamiyet'in nasıl yaşatıldığının güzel bir modelini veriyorlar. Onlardan öğreneceğimiz çok şey var. Onları iyi anlamamız lazım.

“HÖH KOMÜNİST KALINTISI BİR PARTİ DEĞİL”
26 Mart'ta bütün bunları düşünürsek vereceğimiz desteğin önemi daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum. Hak ve Özgürlükler Hareketi liberal bir partidir. Bir yanlış anlaşılma olmasın; onları komünizm kalıntısı gibi görenler kesinlikle yanılıyor. Partimizin verdiği görevle kongrelerine gittim. Hak ve Özgürlükler Hareketinin, Anavatan Partisinin tüzüğüne benzer bir programları var. Hatta Avrupa Liberal Parti Federasyonuna üye olmuşlar. Liberal Parti'nin temsilcileri gelip orada konuşmalar da yaptılar. Tamamen Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi çizgisinde bir harekettir. Hiç öyle empoze edilmeye çalışıldığı gibi bir komünist kalıntısı değiller. Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki gibi bir diyalog bekleyip de bunu göremeyince onları biat eden bir yere çekmeye çalışırsak haksızlık eder, oradaki gücünün kırılmasına sebep oluruz.

“SEÇİM NOKTALARINA LOJİSTİK DESTEK SAĞLIYORUZ”
Bulgaristan'da yaşayan Türk soydaşlarımızın ve bölgemizde yaşayan Bulgaristan vatandaşı Türk kardeşlerimizin bu gerçeği göz önüne alarak oy kullanacaklarına inanıyorum. Aynı dünya görüşünü savunuyorken, bölünmek gibi bir lüksümüz yok. Parçalandıkça etkimiz azalıyor. Silivri'de 1500'e yakın çifte vatandaşımız ikamet ediyor. Dernekle de konuştuk, gerekirse evinden alınacak oy kullandırıp tekrar evlerine bırakılması için bir çalışma yapıldı. İsim isim, telefonları dahi var. Biz lojistik destek vermeye hazırız. Bulgaristan'a giderek oy kullanmak isteyenler de toplanmaları halinde dernek vasıtası ile otobüslerle Bulgaristan'a gönderilip oy kullanmalarını sağlamak için çalışmalar yapılıyor. Böyle de bir destek veriyoruz. Seçim günü sandık açılan yerlere ring halinde seferlerimiz devam edecek. Bunu dernek, federasyonla konuşarak programlayacağız. Bunlar seçmenlere duyurulacak. Türkiye'deki soydaşlarımızın özellikle bizim Avrupa ile olan ilişkilerimizin böyle sıkıntılı bir döneme girdiği süreçte kaynaştırıcı bir rol oynayacaklarına inanıyorum. Avrupa'nın girişinde, İslam'ı modern bir şekilde yaşayan laik, demokrat bir anlayışı güçlendirmekle Türkiye'nin Avrupa'yla entegrasyon sürecine çok önemli bir desteği kazandırmış olacağız. Seçimden 2 gün önce sms sistemi ve sosyal medya aracılığı duyurularımızı tekrar yapacağız.

“GİTTİKÇE YALNIZLAŞAN, KOMŞULARIYLA GERGİNLEŞEN BİR TÜRKİYE'NİN KİMSEYE FAYDASI YOK”
Hak ve Özgürlükler Hareketi aydınlıkçı, çağdaş, demokrat, liberal, merkez bir parti. İktidara girmeleri halinde (koalisyon ortağı) Türkiye'de çok büyük bir barış iklimi estireceğine şüphem yok. Yunanistan'la yaşadığımız Kardak Krizi, Bulgaristan'la yaşadığımız Büyükelçi Sorunu bunlar hiç hoş şeyler değil. Gittikçe yalnızlaşan, komşularıyla gerginleşen bir Türkiye'nin kimseye faydası yok. Akıllı, ileriyi gören ve gelişmekte olan bu coğrafyanın içinde belirleyici olmak istiyorsak komşularımızın iç işlerine saygı duyan ama dışardan destek veren güçlü Türkiye'yi oluşturmalıyız. 26 Mart Pazar günü, temin ettiğimiz otobüsler Kipa Alışveriş Merkezi'nin önünden hareket edecek. Dernekten ulaşamazlarsa belediyemize ulaşmaları halinde vatandaşlarımıza Halkla İlişkiler Müdürlüğümüzden mutlaka destek verilecektir. İstenen başka bir katkı varsa da onu da yapmaya hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum. Başarılar diliyorum Bulgaristan'daki soydaşlarımız umarım daha güçlü bir şekilde parlamentoya girer ve Türkiye'nin Bulgaristan, Avrupa ve tüm dünya ile ilişkilerimizin düzelmesi konusunda önemli rol oynarlar.”
Haber Merkezi

YORUM YAP