XXXXX

Az Olunca Da Size Kalmaz


Geçtiğimiz gün yazdığım ilçe başkan adayları arasında itiraz edenler ve sessiz kalanlar oldu. Sessiz kalanlar ile ilgili adaylık düşüncesi devam ediyor diye düşündüğümden CHP'de ilçe başkanlığı yarışına katılım konusunda sessiz kalanlar üzerinden değerlendirmelerimizi sürdürelim. Hakan Sefa, Hüseyin Şahin, Muharrem Aydoğan ve Erdoğan Ataç yalanlamada bulunmadı. Şimdilik!
Her biri CHP'ye emek veren insanlar! Kimse de karşılarına çıkıp "Ne hakla adaylık düşünüyorsunuz?" diye soramaz. Ama bu görevi hangisinin daha çok hak ettiği değişkenlik arz eder. Örgüt ve delegeler, partinin önde gelenleri ölçüp biçecek, en doğru ismi belirleyecek diye umut ediliyor. Örgütün toplanmaması ile ilgili sıkıntının halen sürdüğü duyumlarını alıyorum. Bir sorunu erteleyerek çözemezsiniz. Ertelediğiniz sürece o sorun yeni unsurlar katar içine, sonra içinden daha zor çıkarsınız. CHP belli kesimin kıskacında varlığı kaldıracak bir yapıya sahip değil Silivri'de çok geniş bir tabanı var. Ve o tabanın desteğinden yoksun var oluş, ilerleme imkansız. "Az olsun bizim olsun" mantığı her yapıda zarar verir. Kaldı ki iktidara oynayan bir partiyseniz öyle bir şansınız zaten yok. Sahip olduklarınız dışında, olabileceklerinize gözünüzü dikmelisiniz. Genişleyen, büyüyen, yenilenen bir yapı sunmalısınız!
'Söz var, iş bitirir; söz var baş yitirir' demiş atalarımız! Günümüzde sadece sözler de yeterli değil. İcraat, eylem, hareket, bereket beklentisine karşılık aranıyor.
Bu arada delege eksikliği ile ilgili var olan görüşleri aktarmıştım CHP İlçe Başkanı Muharrem Aydoğan konuyla ilgili bir açıklamada bulunmuş. Diyor ki; "Askıya çıkartılan çizelge 1'de parti kütüğünde mevcut olup, adresleri belli ve doğru olan üyelere ait listedir.
Çizelge 2 parti kütüğünde mevcut olup da adresleri eksik olan veya belli olmayan üyelere ait listedir. Oturduğu mahalle, köy veya adresleri belli olmayan ancak isim ve soyadı çizelge 2'de yer alan üyeler doğru adreslerini askı süresi içinde bağlı oldukları muhtarlıklardan alacakları ikametgah bilgisiyle kanıtlamaları kaydıyla ilçe başkanlığı tarafından çizelge 2'den çıkartılarak 1'e dahil edilecekler. Bizler şu anda bu işlemleri gerçekleştiriyoruz."

KOLTUK AŞKINA MI?!
Silivri Birleşik Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Ali Tabakoğlu'nun icraatlarını beğenmeyip, biz beğeniyoruz diye bir zamanlar kızanlar, yine sonrasında tepkilerini yıllardır sürdürenlerden mevcut yönetim kurulu üyelerinden biriyle tesadüfen buluştuk bir yerde. Tabakoğlu'na bir sahip çıkmalar hayretler içinde kaldım. Özel sohbetlerde paylaşılan eleştiriler, sitemler, tepkiler yazılmadı belki ama sonuçta bir basın mensubuyla kamu yararı içerikli paylaşımlar yönlendiricidir. Tabakoğlu şimdi nasıl bu kadar iyi oldu? İlginç! Oda yönetimi imtiyazları mı eksikliklerin üstünü örtmeye neden diye insan düşünmeden edemiyor.
Birlikte yola çıkılan süreçte yönetim kadrosuna alınan isimler başkana destek çıkacak. Bu destek yanlışların söylenmemesi anlamında değil. Eksikliklerin söylendiği kadar, artılar da takdir edilmeli. Basına eksiklikler yorumlanıp yıllardır seçim zamanı sahip çıkış bana hiç normal bir hareket gibi gelmedi. Davranışın sahibi de işin farkında zaten!
Bazı insanlara zaman zaman bu konuda sert tepki gösterdiğim olmuştur; "Şunu yazsana", "Bunu yazsana" diye nerede bir gazeteci görsünler başlarlar konuşmaya. Söylediklerini yazmayınca da kötü siz olursunuz. 'Ver demeç yazayım' dersiniz söyledikleri şeyin yarısını ifade edemez altına imza zaten atacak cesareti gösteremezler. Siz vatandaş, esnaf şöyle böyle diyor diye yazarsınız düşman, kötü bellenirsiniz… Oysa basın sadece bir aracıdır. İstisnalar vardır tabi… Bilmiyorum kim daha kötü gerçekleri söyleyip birilerinin tezgahını bozunca, yanardönerliklerini, iki yüzlüklerini ortaya koyunca biz mi, yoksa düşünmeden arkasından duramayacağı belki de gerçeği bile yansıtmayan bilgileri verenler mi?

SİLİVRİ'Yİ İLERİYE Mİ
TAŞIYACAKSINIZ, MATBAALARI
GERİYE Mİ ONA KARAR VERİN ASIL!
Geçtiğimiz akşam bir grup matbaacı ile karşılaştım. Şu şehrin içine dönme talepleri konusunda konuştuk. Hiç de şehrin içine dönme arzusuyla yanıp tutuşan bir halleri yoktu. Birileri istiyor gidiyoruz, birileri istiyor dönüyoruz. 4 yıl önce alınan kararın sorgulamasını birileri neden bugün yapıyor ben asıl onu merak ediyorum. İktidar değişikliğine denk gelen bu ekonomik kriz gerekçelerini nasıl yorumlamak lazım? Evet, benim de işime geliyor gazetemin altına matbaamı taşımak. Ama üstünde aile yaşıyor, yan tarafında dershane var, diğer yanına bir süre sonra insanlar yaşayacak veya çalışacak… Kendimi düşünüp yüzlerce insanı hiçe mi sayayım?! Matbaacıların maddi sorunları var da marangozların yok mu? Tamircilerin kasaları parayla mı dolup taşıyor?! Onlara ne diyeceksiniz yarın öbür gün; "Biz bu kararı sadece matbaacılar ile ilgili aldık" mı? Bir de üzerine modern kent naraları!? Verdiği kararın arkasında duramayan bir  sürü seçilmiş?! Çevreci geçinen meclis üyeleri?! Beyler konuşurken bol keseden atmalar iyi de önünüzü görün, önünüzü!
AKP'li yerel yöneticilerimizin kişisel siyasi nedenlerle aldığı, yüzüne gözüne bulaştırdığı bir karar ama özünde Silivri kazanacaksa Hürhaber bunun sonucuna katlanacağını ispat etti. Tekrar söylüyorum kararın özüne hiçbir zaman itiraz etmedik, çünkü doğru bir yaklaşım. Silivri'yi ileriye mi taşıyacaksınız, matbaaları (onlarla birlikte buna hak talep edebilecek duruma gelecek tüm 2. sınıf gayrı sıhhi müesseseleri) geriye mi ona karar verin asıl! Meclisin verdiği kararların arkasında duracak, uygulatacak iradeniz var mı, yok mu onu da birlikte göreceğiz! 

YORUM YAP