Alper Kaya

Alpler'in kızı, sinemada!

Küçüklüğünde veya en azından çocuğunun küçüklüğünde onu tanımış olanlar çoktur diye düşünüyorum. Alpler'de huysuz dedesi, dedesinin köpeği ve Peter'la birlikte yaşayan Heidi'den bahsediyorum tabii ki! Roman, çizgi film ve çizgi roman versiyonlarından sonra bu ay itibarıyla sinemada da görüyoruz bu küçük kızı...
İsviçreli Johanna Spyri'nin ciddi bir alt metin de taşıyan bu hikayesini sinemada izlemeden önce bu hikayeyi anımsayalım isterseniz...

Heidi'nin ayaklarının her daim çıplak oluşu, 1700'lü yıllarda yaşanmış olan çocuk sömürüsüne göndermeydi esasen. Zira 14 yaşından küçük çocukların fabrikada çalışması yasaklandıktan sonra suç işleyen, ailesi hapiste olan, fakir bir ailede dünyaya gelen, yetim olan, ailesinin devlete borcu olan veya boşanan çiftlerin çocukları çalıştırılma amacıyla devlet ve kilise vasıtasıyla zengin ailelerin yanına yerleştirilmeye başlanmıştı. Yasa ile kaldırılan bu uygulama, çocuk pazarlarında köle olarak satılan çocukları ortaya çıkardı sonrasında.

Ahırlarda hayvanlarla birlikte yaşayan, bir çuvaldan ibaret elbiseleri içinde aç bilaç hayat sürdüren bu çocuklar İsviçre toplumunun yüzleşmekten çekindiği bir tabu olarak kaldı. Zira bilhassa bu olayların yaşandığı dönemlerde köle olarak “satılmış” olan çocuklarda tecavüz, taciz gibi olayların yanı sıra işkence de sık gözlenmiş ancak toplumun geneli o çocukların kendi ailelerinden kurtarılmış olduğu kanaaatine vardığı için sessiz kalmıştı.

Bütün çabaların sonucunda ilk olarak 2013 yılında İsviçre devleti resmi olarak özür diledi. 2014 yılında ise Verdingkinder adı verilen bu köle-çocukların şimdiki ailelerine maddi tazminat ödeme kapısını araladı.

İşin Heidi ile örtüşen kısmı ise tam olarak şu: Verdingkinder'leri 'normal' çocuklardan ayıran yegane şey, ayaklarının çıplak oluşuydu.

Klasik bir sinema yazısı olmadığının farkındayım ve elbette, çocukluğumun favori çizgi filmlerinden Heidi'yi beyazperdede izlemek kulağa güzel geliyor... Ancak her şeyden önce Markus Imboden'in köle-çocukları anlattığı “Der Verdingbub” isimli belgeselini izlemeliyiz. Heidi'ye tarihsel gerçeklik gözüyle bakmak daha değerli olmalı!

YORUM YAP